Baykal: 'İlk işimiz dokunulmazlıkları kaldırmak olacak'
2007-01-18
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, iktidara gelmeleri halinde ilk işlerinin milletvekilleri dokunulmazlığını kaldırmak olacağını söyledi. Baykal, “dokunulmazlığın kaldırılmasını onaylamayanlar CHP milletvekili olamaz” dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 2007 seçimlerinde partisinin iktidar olması halinde ilk yapacakları işin milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırmak olacağını söyledi. Baykal, öncelikli işleri olan dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından ilk etapta ekonomi, eğitim ve adalette reform yapacaklarını söyledi.
Baykal, Abbas Güçlü ile Genç Bakış programına katılarak Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin sorularını yanıtladı. Başbakan olması halinde neler yapacağıyla ilgili soru üzerine Baykal, önce milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını belirterek, “dokunulmazlığın kaldırılmasını onaylamayanlar CHP milletvekili olamaz” dedi.
İktidara gelecek kişilerin tek başlarına program yazamayacağını belirten Baykal, “Öncelikli hedef Türkiye’de ahlaklı kamu yönetiminin ve siyaset düzeninin oturmasını sağlamaktır” diyerek, bu siyaset ortamı için dokunulmazlıkların kaldırılmasının zorunlu olduğunu söyledi. CHP’nin seçimden birinci parti olarak çıkmasının bunun için yeterli olmayabileceğini hatırlatan Baykal, “Meclis’te üçte ikilik çoğunluğa ihtiyaç var. Biz bu çoğunlukla gelirsek ya da muhalefet partilerinden o desteği alırsak en öncelikli işimiz milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırarak, milletvekilliğini normal bir vatandaşın durumuyla eşit duruma getirmek olacak” diye konuştu.
Baykal, 2002 seçimlerinde milletvekili adaylarından noter tasdikli “dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet oyu vereceğim” yazılı belgeler aldıklarını da hatırlattı.
KALKINMA BORÇ YİYEREK OLMAZ
Baykal, Türkiye ekonomisinin borç ve faiz tuzağına hapsolduğunu savunarak, iktidar olmaları halinde bu anlayışı “yatırım-üretim-istihdam” anlayışıyla değiştireceklerini söyledi.
Baykal, son altı yılda 803 milyar doların faiz ve borca ödendiğini, buna karşın borçların azalmadığını, 260 milyar dolar arttığını söyledi. Bunun değişmesi için kur politikasının, teşvik, vergi ve yatırım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini anlatan Baykal, “İthalatı değil ihracatı teşvik edecek bir anlayışı yürürlüğe koymak lazım” dedi. Baykal şunları belirtti:
“Kalkınma borç yiyerek olmaz. Daha çok ithalat alıp ithalatı da borçla karşılayın, o borç için de faiz ödeyin bu şekilde kalkınmak mümkün değildir. Bugün Türkiye’de istikrar var gibi görünüyor. Doların fiyatı sabit hatta düşüyor. Vatandaş bunu memnuniyet verici sanıyor. Doğrudur, mali istikrar olması memnuniyet vericidir. Ama bu borçla ve sıcak parayla sağlanıyor.”
TEMEL REFORMLAR EÐİTİM VE ADALETTE
Baykal, CHP iktidarında öncelikli reform çalışmalarının eğitim, adalet ve tarımda yapılacağını söyledi. Öncelikli olarak ortaöğretimde ve bağlantılı olarak yükseköğretimde reform yapacaklarını belirten Baykal, “YÖK’ü kaldırmayı düşünüyor musunuz” sorusuna “YÖK’ün koordinasyon birimi olarak kurulması lazım ama içinde bulunduğumuz ortamın kendine özgü koşulları var o nedenle bu konuda istediğimiz gibi davranmak imkanına sahip değiliz” diye yanıt verdi.
Baykal ilköğretim sonrası eğitimin üniversite ye odaklı olmasını eleştirerek, lisede eğitimin hem kalitesinin hem niteliğinin hem de amacının yeniden belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Baykal bunun öncelikle üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için gerekli olduğunu belirtti.
Baykal, Türkiye’nin temel bir gereksiniminin de tarım reformu olduğunu söyledi. Verimliliği yüksek ürünlerin devreye girmesi için seracılığa dikkat çeken Baykal, seracılığın devlet desteğiyle çiftçiye iki-üç kat kazanç sağlayabilecek bir alan olduğunu kaydetti.
“AVUKAT TUTACAÐINA HAKİM TUT”
Adaletin toplum için önemine değinen Baykal, hukuk reformunun öncelikli olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Adalet siyasallaştı. Öyle bir noktaya geldi ki artık insanlar adaletin zamanında, hızlı ve doğru şekilde işleyeceğine dair güvenlerini kaybetti. Bir toplumun en sağlam duygusu adalet ve hak duygusudur. İnsanlar yoksulluğa tahammül edebilirler ama haklarının elinden alındığı duygusuyla yaşamaya tahammül edemezler. Ve Türkiye’de maalesef bu konuda, hepimizin bildiği yüksek yargı organı başkanlarının her yargı yılının açılışında ifade ettiği acılar ve sıkıntılar halindeyiz. Artık şu bir slogan haline geldi: ‘Avukat tutacağına hakim tut.’ Yani Araya uygun birisini koy. Hukuk reformu kesin gerekli”
ÇOK PARTİLİ DÜZENİ AVRUPA MI GETİRDİ?
Anamuhalefet lideri Baykal, Avrupa Birliği’nin Türkiye için temel bir demokrasi ve modernleşme modeli olmadığını, Türkiye kalkınma hamlesine giriştiği dönemde Avrupa ülkelerinin faşizmle boğuştuğunu söyledi. “Çok partili düzeni Türkiye’ye Avrupa mı getirdi” diye soran Baykal, AB konusunda hükümet politikalarını eleştirdi. Baykal şunları kaydetti:
“İki yıl içinde geldiğimiz nokta AB’nin Türkiye için artık bir hayal olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. İki yılda bir büyük coşkudan bir derin hayal kırıklığına sürüklenmiş olmamız AB gibi çok ciddi bir konunun, Türkiye’nin tarihi davasının ne kadar kötü yönetildiğini gösteriyor.
AB’de Türkiye’ye karşı tepkiler olabilir ama biz kendi politikamızı belirlemeliyiz. Bizden istenene evet diyerek AB’ye girebileceğimizi zannettik. Halbuki onlara bizden istenen haksız ve yanlış talepler karşısında hayır bunu kabul edemeyiz diye tavır koymamız gerekirdi. Mesela Kıbrıs konusunu AB üyeliği için bir şart haline getirme girişimi karşısında Türkiye ‘hayır bunu kabul etmem’ diyebilmeliydi."
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 2007 seçimlerinde partisinin iktidar olması halinde ilk yapacakları işin milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırmak olacağını söyledi. Baykal, öncelikli işleri olan dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından ilk etapta ekonomi, eğitim ve adalette reform yapacaklarını söyledi.
Baykal, Abbas Güçlü ile Genç Bakış programına katılarak Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin sorularını yanıtladı. Başbakan olması halinde neler yapacağıyla ilgili soru üzerine Baykal, önce milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını belirterek, “dokunulmazlığın kaldırılmasını onaylamayanlar CHP milletvekili olamaz” dedi.
İktidara gelecek kişilerin tek başlarına program yazamayacağını belirten Baykal, “Öncelikli hedef Türkiye’de ahlaklı kamu yönetiminin ve siyaset düzeninin oturmasını sağlamaktır” diyerek, bu siyaset ortamı için dokunulmazlıkların kaldırılmasının zorunlu olduğunu söyledi. CHP’nin seçimden birinci parti olarak çıkmasının bunun için yeterli olmayabileceğini hatırlatan Baykal, “Meclis’te üçte ikilik çoğunluğa ihtiyaç var. Biz bu çoğunlukla gelirsek ya da muhalefet partilerinden o desteği alırsak en öncelikli işimiz milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırarak, milletvekilliğini normal bir vatandaşın durumuyla eşit duruma getirmek olacak” diye konuştu.
Baykal, 2002 seçimlerinde milletvekili adaylarından noter tasdikli “dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet oyu vereceğim” yazılı belgeler aldıklarını da hatırlattı.
KALKINMA BORÇ YİYEREK OLMAZ
Baykal, Türkiye ekonomisinin borç ve faiz tuzağına hapsolduğunu savunarak, iktidar olmaları halinde bu anlayışı “yatırım-üretim-istihdam” anlayışıyla değiştireceklerini söyledi.
Baykal, son altı yılda 803 milyar doların faiz ve borca ödendiğini, buna karşın borçların azalmadığını, 260 milyar dolar arttığını söyledi. Bunun değişmesi için kur politikasının, teşvik, vergi ve yatırım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini anlatan Baykal, “İthalatı değil ihracatı teşvik edecek bir anlayışı yürürlüğe koymak lazım” dedi. Baykal şunları belirtti:
“Kalkınma borç yiyerek olmaz. Daha çok ithalat alıp ithalatı da borçla karşılayın, o borç için de faiz ödeyin bu şekilde kalkınmak mümkün değildir. Bugün Türkiye’de istikrar var gibi görünüyor. Doların fiyatı sabit hatta düşüyor. Vatandaş bunu memnuniyet verici sanıyor. Doğrudur, mali istikrar olması memnuniyet vericidir. Ama bu borçla ve sıcak parayla sağlanıyor.”
TEMEL REFORMLAR EÐİTİM VE ADALETTE
Baykal, CHP iktidarında öncelikli reform çalışmalarının eğitim, adalet ve tarımda yapılacağını söyledi. Öncelikli olarak ortaöğretimde ve bağlantılı olarak yükseköğretimde reform yapacaklarını belirten Baykal, “YÖK’ü kaldırmayı düşünüyor musunuz” sorusuna “YÖK’ün koordinasyon birimi olarak kurulması lazım ama içinde bulunduğumuz ortamın kendine özgü koşulları var o nedenle bu konuda istediğimiz gibi davranmak imkanına sahip değiliz” diye yanıt verdi.
Baykal ilköğretim sonrası eğitimin üniversite ye odaklı olmasını eleştirerek, lisede eğitimin hem kalitesinin hem niteliğinin hem de amacının yeniden belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Baykal bunun öncelikle üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için gerekli olduğunu belirtti.
Baykal, Türkiye’nin temel bir gereksiniminin de tarım reformu olduğunu söyledi. Verimliliği yüksek ürünlerin devreye girmesi için seracılığa dikkat çeken Baykal, seracılığın devlet desteğiyle çiftçiye iki-üç kat kazanç sağlayabilecek bir alan olduğunu kaydetti.
“AVUKAT TUTACAÐINA HAKİM TUT”
Adaletin toplum için önemine değinen Baykal, hukuk reformunun öncelikli olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Adalet siyasallaştı. Öyle bir noktaya geldi ki artık insanlar adaletin zamanında, hızlı ve doğru şekilde işleyeceğine dair güvenlerini kaybetti. Bir toplumun en sağlam duygusu adalet ve hak duygusudur. İnsanlar yoksulluğa tahammül edebilirler ama haklarının elinden alındığı duygusuyla yaşamaya tahammül edemezler. Ve Türkiye’de maalesef bu konuda, hepimizin bildiği yüksek yargı organı başkanlarının her yargı yılının açılışında ifade ettiği acılar ve sıkıntılar halindeyiz. Artık şu bir slogan haline geldi: ‘Avukat tutacağına hakim tut.’ Yani Araya uygun birisini koy. Hukuk reformu kesin gerekli”
ÇOK PARTİLİ DÜZENİ AVRUPA MI GETİRDİ?
Anamuhalefet lideri Baykal, Avrupa Birliği’nin Türkiye için temel bir demokrasi ve modernleşme modeli olmadığını, Türkiye kalkınma hamlesine giriştiği dönemde Avrupa ülkelerinin faşizmle boğuştuğunu söyledi. “Çok partili düzeni Türkiye’ye Avrupa mı getirdi” diye soran Baykal, AB konusunda hükümet politikalarını eleştirdi. Baykal şunları kaydetti:
“İki yıl içinde geldiğimiz nokta AB’nin Türkiye için artık bir hayal olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. İki yılda bir büyük coşkudan bir derin hayal kırıklığına sürüklenmiş olmamız AB gibi çok ciddi bir konunun, Türkiye’nin tarihi davasının ne kadar kötü yönetildiğini gösteriyor.
AB’de Türkiye’ye karşı tepkiler olabilir ama biz kendi politikamızı belirlemeliyiz. Bizden istenene evet diyerek AB’ye girebileceğimizi zannettik. Halbuki onlara bizden istenen haksız ve yanlış talepler karşısında hayır bunu kabul edemeyiz diye tavır koymamız gerekirdi. Mesela Kıbrıs konusunu AB üyeliği için bir şart haline getirme girişimi karşısında Türkiye ‘hayır bunu kabul etmem’ diyebilmeliydi."
- Pavel Durov 15 Kasım
- Aleksandr Lukaşenko 14 Kasım
- Cihat Aral 11 Kasım
- Şimal 10 Kasım
- Edi Rama 09 Kasım
- Ayşe Egesoy 08 Kasım
- Victor Osimhen 07 Kasım
- Emre Kocadağ 158
- Çağrı Doğanay 151
- Ali Rıza Bozkurt 105
- Kaya Çilingiroğlu 102
- Recep Tayyip Erdoğan 62
- Barış Baran 61
- Gülben Ergen 54
- Meltem Cumbul 47
- Tuğba Ekinci 47
- Petek Dinçöz 46
- Demet Akalın 45
- Seren Serengil 43
- Türkan Şoray 41
- Evangeline Lilly 40
- Nihat Doğan 40
- Ali Rıza Bozkurt 105
- Emre Kocadağ 158
- Çağrı Doğanay 151
- Kaya Çilingiroğlu 102
- Barış Baran 61
- Recep Tayyip Erdoğan 62
- Gülben Ergen 54