FB TW PIN NWS

Hayat mecmuası

Hayat Mecmuası (2 Aralık 1926- Mayıs 1930)

Hayat Mecmuası, 2 Aralık 1926 tarihinde yayın hayatına başlamış, 15 Temmuz 1929 tarihine kadar haftalık mecmua olarak okuyucuya sunulmuştur. Bu tarihten 30 Aralık 1929’a kadar on beş günde bir, 1930 yılından itibaren “yeni tertip” biçiminde beş ay boyunca aylık olarak yayımlanmıştır.

Dergi, uzun yıllar Mehmet Emin Erişirgil (1.sayıdan 76.sayıya kadar) idaresinde, Mehmet Emin Bey’den sonra Nafi Atuf Kansu (76.sayıdan 78.sayıya kadar), daha sonra kapanıncaya kadar Faruk Nafiz Çamlıbel’in (78.sayıdan kapanıncaya kadar) Mesul Müdürlüğü ile Türk basın tarihindeki yerini almıştır.

Dergi, birinci sayıdan 130. sayısına kadar 32*24 cm, 131.sayıdan 146.sayısına kadar 30*22,5 cm, “yeni tertip” biçiminde ise 22*15 cm ölçülerinde yayımlanmıştır. Hayat Mecmuası, 123.sayısına kadar toplam 20 sayfa olarak çıkmıştır. Sonrasında bazen 16, bazen 24, bazen ise 32 sayfa olarak okuyucuya sunulmuştur. Genel olarak 20 sayfa olarak basılmıştır. “Yeni tertip” olarak yayımlanmaya başladığında sayfa boyutu küçülmüş ancak sayfa sayısı artmıştır. Bu beş sayıda derginin sayfa sayısı 93 ile 95 sayfa arasında değişiklik göstermiştir.

Fikir ve edebiyat dergisi olarak Türk basın tarihinde yer alan mecmua, 79.sayıya kadar tamamen Osmanlıca olarak basılmıştır. Bu sayıdan itibaren önce rakamlarda Latin Alfabesini kullanmıştır. On sekiz sayı bu şekilde devam ettikten sonra 97.sayıdan itibaren hem Latin hem de Arap Alfabesi ile yayımlanmıştır. 29 Kasım 1928 tarihinde yayımlanan 105.sayıdan itibaren ise tamamen Latin Harfleri ile basılmıştır. Hayat Mecmuasının eski harflerde basıldığı dönemde genellikle matbu yazı çeşidi kullanılsa da rika, sülüs ve nesih gibi Arap yazı çeşitlerine de yer verilmiştir.

Hayat Mecmuası, Yeni Türk Harflerinin kabulünü desteklemiştir. Derginin Mesul Müdürü Mehmet Emin Erişirgil “Harf İnkılabı Maarif Seferberliğidir” başlıklı yazısında bu desteği “Yeni Türk harflerinin bir an evvel tamimi için yapılacak tedbirleri düşünmek günün en mühim meselesidir. Münevver ve halk kitlesine yeni alfabemizi yaymak için yalnız bunların şekillerini öğrenmek kâfi değildir. Bu harflerle yazılan kelimelere gözleri alıştırmak ve herkeste bu şekillerle mana arasında zihnen irtibat tesis ettirecek veçhile itiyat temin eylemek lazımdır. Bunun için her sınıf halkın bu harflerle yazılmış kitapları, makaleleri mütemadiyen okuması icap eder. O halde her vatandaşa terettüp eyleyen vazife bu harflerle yazılacak kitap, mecmua ve gazeteleri mütemadiyen okumak için tehalük göstermek ve hükûmete ait iş de her seviye için mütemadiyen faideli kitap, mecmua neşir ettirmektir.” sözleriyle okuyucuya aktarmıştır.

Hayat Mecmuası, Maarif Vekâletinin desteğini almıştır. Bununla birlikte Türkiye İş Bankası da reklamları ile dergiye destek vermiştir. İş Bankası’nın tasarruf kumbaralarının dönemin ekonomi anlayışıyla aynı paralelde olması “tüketim” yerine “üretim”, “israf” yerine “tasarruf” önermesinde bulunması bu tercihte etkili olduğu düşünülmektedir. Tasarruf kumbaralarının reklamında kullanılan “Bilhassa Avrupa’dan celbedilen bu kumbaralar mekteplerde ve ailelerde iktisadi terbiyemiz için pek mühim bir teşebbüstür. Her Türk vatandaşı küçükten tasarrufun kıymetini bilmeli, en büyük servetlerin bile küçük parçaların terakümüyle meydana geldiğine kani olmalıdır. Gençlere ve çocuklara daha küçükten bu itiyadı vermek bu günün mürebbi ve muallimlerine, aile babalarına düşen bir vazifedir.” ifadeler Hayat Mecmuası ile Türkiye İş Bankası’nın tasarruf konusunda ortak dili kullandığına örnek olarak gösterilebilir. Nihayetinde Hayat Mecmuası, Atatürk Devrimlerine bağlılığını ekonomiden sanata, hukuktan eğitime, edebiyattan felsefeye kadar her alanda ortaya koymuştur.

Derginin ilk sayısında neden Hayat Mecmuası’na ihtiyaç duyulduğu bizzat derginin Mesul Müdürü Mehmet Emin Erişirgil imzalı “Hayat Ne İçin Çıkıyor?” başlıklı yazıda şu şekilde açıklanmıştır: “…Tanzimat’tan beri Garpten memlekete birçok malumat girdi. Hakiki ilim zihniyeti çok az dimağlara yerleşebilmiştir. Eski terbiye ve itiyadın altında ezilen dimağlar Garp kitaplarından malumat topladılar. Fakat ekseriya müspet ilmin usulüyle zihinlerini terbiye edemediler. Bu yüzden memleketimizde malumatlı kimselere âlim denildi. Bunlar okudukları kitabın, bildikleri malumatın haricinde vakayı karşısında kalınca adeta apışıp kaldılar. Milli hayat içinde doğan yeni temayülleri, bildikleri mücerret malumat içinde bulamadıkları için sezemediler… Hayat, hakiki müspet ilim zihniyetine karşı gençlikte hürmet uyandırmaya uğraşacak, hadisatı görmek, üzerinde düşünmek muhabbetini telkine çalışacaktır…” Mesul Müdür bu sözleriyle özellikle Tanzimat Döneminde yetişen aydınları Batıcılığı tam olarak anlayamadıkları konusunda eleştirerek hedef kitlesinin dönemin gençliği olduğunu ilk sayfadan duyurmuştur.

Hayat Mecmuasının ilgisini çeken konulara bakıldığında ilk olarak modern ile gelenekçi anlayışı sentezleyerek bilim, edebiyat, sanat, sosyoloji, felsefe, tarih, ekonomi, mimari ve güzel sanatlara ilgi duyduğu söylenebilir. Bu misyonunu ilk sayfasında Nietzsche’nin “Hayata, daima hayata… Dünyaya daha çok hayat katalım!” sözü ile 146. sayıya kadar her sayısında “Hayat” logosunun altında okuyucusuna sunmuştur. Yeni tertip olarak yayımlanan son beş sayısında ise bu sözlerin yerini “Yapanlar, doğuranlar, yaradanlar yalnız nikbinler, idealistlerdir. Bedbinler doğuramaz, hayatı idame edemez, tarihi yoğuramaz.” ifadesi almıştır. Hayat Mecmuası, bu ifadelerle de Cumhuriyet ideolojisinin üretken, etkin, çalışkan vatandaş yetiştirme ideolojisini savunduğunu okuyucusuna aktarmıştır.

Derginin yazar kadrosu da konu dağılımına göre şekillenmiştir. Dönemin aydınları olarak nitelendirilebilecek birçok isim dergi için makale, şiir ve öyküler yazmıştır. Abdullah Cevdet Karlıdağ, Ahmet Hamdi Tanpınar, Aka Gündüz, Arif Nihat Asya, Behçet Kemal Çağlar, Cemil Sena Ongun, Fahrettin Kerim Gökay, Faik Sabri Duran, Galip Ata Ataç, Halide Nusret Zorlutuna, Halil Onan, Halil Vedat Fıratlı, İsmail Hikmet Ertaylan, Kemal Zaim, Mehmed Saffet, Memduh Şevket Esendal, Mustafa Nihat Özön, Ömer Bedreddin Uşaklı, Peyami Safa, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Zekeriya Sertel bu isimlerden bazılarıdır. Bununla birlikte Hasan Cemil Çambel ve Galip Bahtiyar’ın yabancı dillerden çevirdikleri felsefe yazıları da mecmuada yer almıştır. Yazar kadrosuna bakıldığında dergi yazarlarının tek bir ideolojide olduğu söylenemeyebilir. Bununla birlikte Yeni Türk Devleti’nin Cumhuriyet ideolojisine ve Cumhuriyet Devrimlerine bağlı oldukları ortak noktaların başında sayılabilir.

Hayat Mecmuası yazarları siyasetle çok ilgilenmemiş gibi görünse de yazı ve şiirlerinde Batı ile Doğu felsefesini sentezleyen bir anlayış hâkimdir. Atatürk Devrimlerine bağlılıkları oldukça nettir. Bununla birlikte milliyetçilik ilkesine de sıklıkla vurgu yapılmıştır. Uzun yıllar mecmuanın başyazarlığını üstlenen Mehmet Emin Erişirgil, Türk İnkılabını topluma öğretmenin önemli görevlerinden biri olduğunu bunu da makale, deneme, öykü ve şiir yoluyla gerçekleşeceğini Hayat Mecmuasındaki başyazısında belirtmiştir. Bu bağlamda sıklıkla Türk Devrimlerinin gerekliliği, amacı, yöntemi okuyucuya aktarılmıştır.

Dergide zaman zaman özel ilaveler de yer almıştır. Süleyman Nazif (13 Ocak 1927), Mimar Kemaleddin (21 Temmuz 1927) ve Ömer Seyfettin’e (10 Mart 1927) özel olarak ayrılan bölümler bu ilavelere örnek olarak gösterilebilir. Bununla birlikte 23 Nisan 1927 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının yedinci yılına özel bir sayı da yayımlanmıştır. Bu özel sayıda Başkent Ankara’nın, milli mücadele merkezi oluşu, tarihi mirası, ekonomik faaliyetleri gibi siyasi, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve coğrafi özellikleri ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir.

Hayat Mecmuasının görüntüsüne bakıldığında ise son derece sade olduğu söylenebilir. Dergide çok az sayıda görsel malzeme kullanılmıştır. Bu görseller de genellikle tarihi yazılarda adı geçen şahsiyetlerin portreleri olmuştur. Bununla birlikte bazen ünlü tablolar ve heykellere ait görseller ve dönemin modasını yansıtan fotoğraflar renksiz olarak dergide yer almıştır.

Zengin içeriğiyle okuyucusuna ulaşan Hayat Mecmuası, 1929 yılından itibaren konu zenginliğini yitirmiş daha çok çeviri eser yayımlamaya başlamıştır. Bilim, tarih ve felsefe türünden uzaklaşmış edebiyat, eğitim ve magazin içeriği yoğunlaşmıştır. 15 Temmuz 1929 tarihli sayısından sonra yayım tarihlerinde sarkmalar başlamış bir süre on beş günde bir, bir süre sonra da ayda bir yayımlanmış ve 151.sayısını 1930 yılının Mayıs ayında yayımlayarak okuyucusuna veda etmiştir.

Hayat Mecmuası, Cumhuriyet Devrimlerinin uygulanmasında ve okuryazar halka bu devrimleri aktarma konusunda öğretici bir rol üstlenmiştir. Milliyetçilik, Cumhuriyetçilik ve İnkılapçılık vazgeçilmez ilkeleri olmuştur. Hayat Mecmuası ardında, 1926-1930 yılları arasında Türk toplumunun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeyinin okunabilmesine ışık tutacak, 151 sayılık bir koleksiyon bırakmıştır. Bu bağlamda sosyal bilimler alanında dergiye dair birçok çözümleme çalışması yapılmıştır. Özellikle edebiyat alanında birçok araştırmanın konusu olmuş bununla birlikte tarih ve iletişim alanının da incelemelerinde yer almıştır.


-----------------------------0000----------------------------------

Hayat mecmuası

Hayat mecmuası, 1956'dan 1970'lerin sonlarına kadar İstanbul'da yayınlanan haftalık haber-aktüalite dergisi.

İlk sayı 6 Nisan 1956
Son sayı 6 Temmuz 1979

1960'lı, 1970'li yıllarda Türkiye’nin en yüksek tirajlı dergisi idi. Tifdruk (çukur baskı) tekniği ile basılan dergide magazin haberleri, tarihi yazı dizileri, edebi eser tefrikaları, gezi yazıları yayınlanırdı. Dergi, içerik açısından getirdiği yeniliklerle, Türkiye basın tarihi açısından bir dönüm noktası oldu.

Yayın hayatına 6 Nisan 1956 günü başladı. Sohbet yazıları ve radyo programları ile tanınan Şevket Rado tarafından çıkarılan derginin sahibi Yapı Kredi Bankası idi.

Dergi, yayın hayatına başladığı 1956 yılının sonunda kâğıt yokluğu nedeniyle bir süre yayını durdurdu. İkinci döneminde ithal kağıda renkli resimlerle basılan bir dergi oldu. Renkli kapakları ve derginin ortasında yayımlanan tam sayfa resimleri ile büyük ilgi uyandırdı. Yazı işleri müdürlüğünü sırayla Hikmet Feridun Es, İbrahim Çamlı, Sadun Altuna, Çetin Emeç, Mehmet Kayabal, Seyfettin Turhan üstlendi.

Nezihe Araz, Hikmet Feridun Es, Semiha Es, Şevket Rado, Yılmaz Öztuna, Naşit Hakkı Uluğ, Rakım Çalapala, Nihat Menteşe yazar kadrosunda yer alan isimlerdendir. Refik Halit Karay'ın “Karlı Dağdaki Ateş”, Halide Edip Adıvar'ın “Akile Hanım Sokağı” ve “Kızıl Hançerler”, Kerime Nadir'in “Sisli Hatıralar” gibi romanları Hayat Mecmuası’nda tefrika edilmiş romanlardandır.

Hayat Yayın Grubu'nun bir parçası olarak Hayat Tarih Mecmuası, Hayat Hayvanlar Ansiklopedisi, Ayna, Ses Dergisi, Hayat Spor, Resimli Roman gibi dergiler çıkarıldı.

Hayat, 70'lerdeki siyasal ortamda işlevini kaybetti ve başlayan bir grev sonucu 6 Temmuz 1979’da son sayısını yayınlayarak kapandı. Satışa çıkan dergiyi Kemal Uzan satın aldı, 1980'lerin sonuna kadar Star Medya Grubu'nun bir parçası olarak aynı adla çıkarmaya devam etti.