FB TW PIN NWS

Kanun-i Esasi

Osmanlı Devleti'nde II. Abdülhamit zamanında 23 Aralık 1876'da kabul edilen ilk türk anayasasıdır. İlan edilmesiyle I. Meşrutiyet dönemi başlamıştır. Ferman niteliğindeki bu anayasa bazı tarihçiler tarafından demokratik bir anayasa olarak kabul edilmese de Osmanlı Devleti'nde süregelen sistemin gelişmesinin en önemli sonucudur. Avusturya-Macaristan, Rusya ve Prusya anayasalarıyla benzerlik gösterir. 12 bölüm ve 121 maddeden meydana gelmiştir.


Devletin şeklini, çatısını, devlet içindeki yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerini, devletin organlarını ve fertlerin devlete, devletin de bireylere karşı görevlerini tayin etmektedir.


II. Abdülhamit, Meşrutiyet'in ilan edilmesine karar verdikten sonra Kanun-i Esasi'nin hazırlanması için Mithat Paşa görevlendirildi. Ön hazırlık olarak 20'ye yakın proje hazırlanmıştı. Bunlardan bir kaçı, Mithat Paşa'nın hazırladığı Kanun-i Cedid adlı proje, Sait Paşa'nın Fransız anayasasından yaralanarak hazırladığı anayasa taslaklarıydı. Ancak bunlar uygun bulunmadı. Kanun-u Esasi'yi hazırlamak üzere, Cemiyet-i Mahsusa adı verilen 28 kişilik bir özel komisyon kuruldu. Bu komisyonun başkanı Midhat Paşa'ydı .140 maddelik bir projeyi padişaha takdim etti. II.Abdülhamid, hazırlanan bu taslağın bir defa da Heyet-i Vükela tarafından görüşülmesini istedi. Vükela heyeti, Midhat Paşa'nın konağındaki, uzun süren tartışmalardan sonra hazırladığı son taslağı Padişah’a takdim etti. Kanun-u Esasî, 23 Aralık 1876'da, Bâbıâli'de yapılan bir törenle ilan edildi. Bu sırada, batılı devletlerin, Osmanlı Devleti'ndeki gayrimüslim tebaayla ilgili yeni düzenlemeleri zorla yaptırmak üzere topladıkları Tersane Konferansı, Haliç Tersanesi'nde devam ediyordu.


1877 yılında ilk mebus seçimleri yapıldı. Yapılan seçimler sonunda, 69’u değişik milliyetlere mensup Müslüman, 46’sı gayrimüslim olmak üzere, 115 milletvekilinden meydana gelen Meclis-i Mebusan, 40 kişi yerine 26’sı tayin edilen Ayan Meclisi kuruldu. Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisinden meydana gelen Meclis-i Umumî, 20 Mart 1877’de Dolmabahçe Sarayı'nın muayede salonunda, padişahın konuşmasıyla açıldı.


On iki bölümden ve 121 maddeden meydana gelen Kanun-u Esasî'nin 1. maddeden 7. maddeye kadar olan birinci kısmı, Memâlik-i Osmâniye başlığını taşır. Osmanlı Devletinin ülkesiyle bütünlüğü, başşehrinin İstanbul olduğu, saltanat ve hilâfetin Osmanlı sülâlesinden olan en büyük evlada ait olduğu ve Osmanlı padişahının yetkileri hükme bağlanmıştır. İkinci kısım, Tebaa-i Devlet-i Osmâniye'nin Hukuk-ı Umûmiyesi başlığını taşımaktadır. 8. maddeden 26. maddeye kadar olan bu kısımda, Osmanlı Devleti tebaasının hak ve hürriyetleri sayılmakta ve hükme bağlanmaktadır. 27. maddeden 38. maddeye kadar olan üçüncü kısım ise; Vükelâ-yı Devlet başlığını taşımaktadır. Bu bölümde, sadrazam ve vekillerin hukukî durumları, vekiller heyetinin padişah ve meclis karşısındaki durumları düzenlenmiştir. 39. maddeden 41. maddeye kadar olan dördüncü kısım, memurin başlığını taşımakta olup bu bölümde memurların sahip olduğu hukukî teminattan, kanunî şartlara uygun olarak tayin edilen memurların hak ve vazifelerinden bahsedilmektedir. Beşinci kısım ise 42. maddeden 59. maddeye kadar olup Meclis-i Umumî başlığını taşımaktadır. Osmanlı Devletinin parlamentosu olan Meclis-i Umumî'nin Heyet-i Âyân ve Heyet-i Mebusandan meydana geldiğini, bu meclisin ve heyetlerin vazife ve sorumluluklarını, toplanma esas ve zamanlarını hükme bağlamıştır. 60. maddeden 64. maddeye kadar olan altıncı kısımda Âyân Meclisinin statüsü düzenlenmiştir. Yedinci kısım, 65. maddeden 80. maddeye kadar olup Heyet-i Mebusan'ın çalışma esaslarını bildirmektedir. Mehâkim başlığını taşıyan ve 81. maddeden 91. maddeye kadar olan sekizinci kısımda; hâkimlerin ve mahkemelerin kuruluş ve çalışma esaslarıyla ilgili hükümler yer almıştır. Dîvân-ı Âlî başlığını taşıyan dokuzuncu bölüm ise 92. maddeden 95. maddeye kadardır. Bu bölümde; vekilleri, temyiz mahkemesi başkanlarını ve üyelerini, kendi üyelerini yargılayan Dîvân-ı Âlî adı verilen yüksek mahkemenin çalışma esasları açıklanmıştır. 96. maddeden 107. maddeye kadar olan onuncu kısımda maliyeyle ilgili hükümlere yer verilmiştir. On birinci kısımda vilayetlerin idaresi, usûl-i tevsi-i mezûniyet ve vazifelerin ayrılması esasları anlatılmıştır. Bu kısım, 108. maddeden 112. maddeye kadardır. On ikinci ve son kısım ise, 113. maddeden 121. maddeye kadardır. Mevâd-ı şifâ başlığını taşıyan bu kısımda; memleketin herhangi bir yerinde ihtilal ve isyan vuku bulduğu zaman örfî idâre ilanı, kamu düzenini bozan kimselerin soruşturma neticesinde Osmanlı ülkesi dışına sürgün edilebileceği, bütün Osmanlılara ilköğretimin mecburi olduğu, Kanun-u Esasî'nin hiçbir maddesinin, hiçbir sebep ve bahaneyle yürürlükten kaldırılamayacağı, bazı maddelerin değiştirilebileceği hükümleri yer almıştır.