Üniversiteler Kyoto imzalanmalı diyor
2007-03-20
Enerji Ekonomisi Derneği, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Mühendisliği Enstitüsü, Sabancı Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden öğretim üyeleri, Türkiye'nin vakit geçirmeden Kyoto Protokolu'nü imzalaması gerektiğini ifade ettiler.
Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Doç. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Türkiye'nin Kyoto Protokolü nezdindeki konumunun, kamuoyu ve karar verici merciler tarafından yaygın bir biçimde ülkemizin sera gazı emisyonlarını sayısal olarak sınırlandırmak zorunda kalacağı şeklinde değerlendirilmekte olduğunu söyledi.
Bu değerlendirmenin yanıltıcı olduğuna dikkat çeken Kumbaroğlu, "Türkiye, Kyoto Protokolü'ne taraf olması durumunda, 2012 yılı sonuna kadar kendi talebi veya muvafakatı olmadan, herhangi bir sayısal emisyon azaltım hedefine tabi olmayacak. 2012 sonrası dönemde paylaşılacak sorumluluklara ilişkin müzakerelerde söz hakkı elde edecek. Ülkede salım ölçme, hesaplama, izleme ve sertifikalandırma ile ilgili teknik, hukuki ve kurumsal alt yapı gelişecek. AB üyelik müzakereleri sürecinde potansiyel bir zorluk ortadan kalkmış olacak" dedi.
Kumbaroğlu, Kyoto Protokolü'ne taraf olmanın yanı sıra Türkiye Kyoto Protokolü'nün 12. maddesinde tanımlanan Temiz Kalkınma Mekanizması'ndan (TKM) faydalanmak üzere karar aldırtmak için bir diplomasi atağı başlatması gerektiğini anlattı. Kumbaroğlu, Türkiye'nin TKM projelerine ev sahipliği yapması sağlanabildiği takdirde ayrıca yeni bir olumlu gelişme ortaya çıkacağını belirtti.
Kumbaroğlu, CER adı verilen emisyon sertifikaları ticareti sayesinde yenilenebilir enerji projeleri, enerji tasarrufu ve verimliliği projeleri, kojenerasyon projeleri, eski tesislerin rehabilitasyon projeleri gibi ülke kalkınması için önemli ve teknoloji transferi sağlayacak, temiz kalkınmaya katkı yapacak yatırımların ulusal çıkarlar doğrultusunda hayata geçebileceğini söyledi.
Türkiye'de son 10 yılda izlenen Kyoto politikalarının ülkemizin sürdürülebilir kalkınma arzusu ve ulusal çıkarlara destek olamadığını anlatan Kumbaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin bir sayısal emisyon indirim yükümlülüğü üstlenmeden Kyoto Protokolü'ne bir an önce taraf olmasının, ulusal ekonomiye zarar vermeden sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmaya katkı sağlayacağına inanmaktayız. Bu adımın ayrıca, Türkiye'nin İkinci Yükümlülük Dönemi için salım azaltma kapasitesini kendisi için en sağlıklı bir şekilde belirlemesi ve uygulanabilir hedefler tespit etmesine olumlu katkı sağlayacağına inanmaktayız. Yazılı ve görsel basında Kyoto Protokolü'nün ekonomik maliyetleri konusunda yapılan değerlendirmelerin, hatalı kabuller üstüne kurulmuş gerçekci olmayan senaryo niteliğinde olduğunu kamuoyunun takdir ve bilgisine arz ederiz."
Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Doç. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Türkiye'nin Kyoto Protokolü nezdindeki konumunun, kamuoyu ve karar verici merciler tarafından yaygın bir biçimde ülkemizin sera gazı emisyonlarını sayısal olarak sınırlandırmak zorunda kalacağı şeklinde değerlendirilmekte olduğunu söyledi.
Bu değerlendirmenin yanıltıcı olduğuna dikkat çeken Kumbaroğlu, "Türkiye, Kyoto Protokolü'ne taraf olması durumunda, 2012 yılı sonuna kadar kendi talebi veya muvafakatı olmadan, herhangi bir sayısal emisyon azaltım hedefine tabi olmayacak. 2012 sonrası dönemde paylaşılacak sorumluluklara ilişkin müzakerelerde söz hakkı elde edecek. Ülkede salım ölçme, hesaplama, izleme ve sertifikalandırma ile ilgili teknik, hukuki ve kurumsal alt yapı gelişecek. AB üyelik müzakereleri sürecinde potansiyel bir zorluk ortadan kalkmış olacak" dedi.
Kumbaroğlu, Kyoto Protokolü'ne taraf olmanın yanı sıra Türkiye Kyoto Protokolü'nün 12. maddesinde tanımlanan Temiz Kalkınma Mekanizması'ndan (TKM) faydalanmak üzere karar aldırtmak için bir diplomasi atağı başlatması gerektiğini anlattı. Kumbaroğlu, Türkiye'nin TKM projelerine ev sahipliği yapması sağlanabildiği takdirde ayrıca yeni bir olumlu gelişme ortaya çıkacağını belirtti.
Kumbaroğlu, CER adı verilen emisyon sertifikaları ticareti sayesinde yenilenebilir enerji projeleri, enerji tasarrufu ve verimliliği projeleri, kojenerasyon projeleri, eski tesislerin rehabilitasyon projeleri gibi ülke kalkınması için önemli ve teknoloji transferi sağlayacak, temiz kalkınmaya katkı yapacak yatırımların ulusal çıkarlar doğrultusunda hayata geçebileceğini söyledi.
Türkiye'de son 10 yılda izlenen Kyoto politikalarının ülkemizin sürdürülebilir kalkınma arzusu ve ulusal çıkarlara destek olamadığını anlatan Kumbaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin bir sayısal emisyon indirim yükümlülüğü üstlenmeden Kyoto Protokolü'ne bir an önce taraf olmasının, ulusal ekonomiye zarar vermeden sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmaya katkı sağlayacağına inanmaktayız. Bu adımın ayrıca, Türkiye'nin İkinci Yükümlülük Dönemi için salım azaltma kapasitesini kendisi için en sağlıklı bir şekilde belirlemesi ve uygulanabilir hedefler tespit etmesine olumlu katkı sağlayacağına inanmaktayız. Yazılı ve görsel basında Kyoto Protokolü'nün ekonomik maliyetleri konusunda yapılan değerlendirmelerin, hatalı kabuller üstüne kurulmuş gerçekci olmayan senaryo niteliğinde olduğunu kamuoyunun takdir ve bilgisine arz ederiz."
- Pavel Durov 15 Kasım
- Aleksandr Lukaşenko 14 Kasım
- Cihat Aral 11 Kasım
- Şimal 10 Kasım
- Edi Rama 09 Kasım
- Ayşe Egesoy 08 Kasım
- Victor Osimhen 07 Kasım
- Emre Kocadağ 240
- Ali Rıza Bozkurt 180
- Çağrı Doğanay 177
- Kaya Çilingiroğlu 163
- Gülben Ergen 134
- Recep Tayyip Erdoğan 111
- Murat Göğebakan 95
- Türkan Şoray 94
- Barış Baran 93
- Meltem Cumbul 83
- Tijen Par 77
- Tansu Polatkan 75
- Feridun Kunak 72
- Özgü Namal 72
- Füsun Demirel 71
- Ali Rıza Bozkurt 180
- Feridun Kunak 72
- Tuğba Ekinci 55
- Emre Kocadağ 240
- Tansu Polatkan 75
- Nihat Doğan 52
- Ozan Gündoğdu 53
- Petek Dinçöz 65
- Selim Yuhay 57
- Kaya Çilingiroğlu 163