FB TW GG PIN NWS
BioRank 87

Adolf Hitler

Doğum tarihi : 20.Nisan.1889 Ölüm tarihi : 30.Nisan.1945
Adolf Hitler kaç yaşında öldü : 56
Kilo & Boy :
Burcu : BoÄŸa
Adolf Hitler doÄŸum yeri : Braunau am Inn, Avusturya
Ölüm yeri : Berlin

Adolf Hitler Biyografisi

Adolf Hitler, 1889 Avusturya doÄŸumlu devlet baÅŸkanı. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin (NSDAP) yani Nazi Partisi’nin lideri olan Hitler, 1933’de Almanya'nın baÅŸbakanı oldu. 1934’de kendisini Almanya’nın Führeri (lideri) ilan eden Hitler, 1945'deki ölümüne kadar Alman halkını peÅŸinden sürüklemeyi baÅŸardı. Almanya'nın üstün ırk olduÄŸuna inandı ve Almanca konuÅŸan herkesi tek bir çatı altında toplamayı amaç edindi. Hitler, bu uÄŸurda birçok Yahudi'yi ve diÄŸer azınlık mensuplarını katletti.
Adolf Hitler, 20 Nisan 1889’da Alois (Schicklgruber) Hitler (1837-1903) ve Klara Pölzl’in (1860-1907) üçüncü çocuÄŸu olarak Yukarı Avusturya’da, Almanya sınırına çok yakın küçük bir kasaba olan, Braunau am Inn’de dünyaya geldi. Ev kadını olan annesi Klara, Alois Hitler’in 3. eÅŸi ve aynı zamanda da ikinci dereceden kuzeniydi. Aralarındaki akrabalık nedeniyle kilisenin özel izniyle evlenen çiftin Gustav ve Ida adındaki ilk iki çocukları daha bebekken ölmüş, Adolf’dan sonra dünyaya gelen Edmund ise sadece 6 yaşına kadar hayatta kalabilmiÅŸti. 21 ocak 1896’da ise kız kardeÅŸi Paula Hitler dünyaya geldi.

Gümrük memurluÄŸu yapan babası AlÅŸinden de Alois Jr. ve Angela isimlerinde iki çocuÄŸu vardı. Gayri meÅŸru olarak dünyaya gelen Alois, 39 yaşına kadar annesinin soyadını (Schicklgruber) taşıdı. Ziyaret ettiÄŸi doÄŸum kayıtlarından sorumlu bir rahibin, üvey babasının ‘Johann Georg Hiedler’ olduÄŸunu ( bir diÄŸer olasılık ise kardeÅŸi Johann Nepomuk Hiedler’di) kanıtlamasıyla ‘Hiedler’ soyadını kullanmaya baÅŸladı. Hiedler, Huetler ve Huettler gibi ÅŸekillerde telaffuz edilen soyadı, son olarak Hitler ÅŸeklinde yerleÅŸti. (Sonraları Adolf, politik düşmanları tarafından soyadının aslında Hitler olmadığı, Schicklgruber olduÄŸu suçlamalarıyla karşılaÅŸtı. Ayrıca 2. Dünya Savaşı sırasında, Alman ÅŸehirleri üzerinden ‘Heil Schicklgruber’ (YaÅŸasın Schicklgruber) ibaresi taşıyan broşürler uçaklardan atılarak müttefik propagandası olarak da kullanıldı.)

Alois Hitler

Yasal olarak Hitler soyadı ile dünyaya gelen Adolf’un anneannesinin ismi de Johanna Hiedler’di. İsmi eski Almanca’da ‘asil kurt’ (Adolf = nobelity + wolf) anlamına gelen Adolf, akrabaları arasında kısaca ‘Adi’ ismiyle biliniyordu. (Adolf Hitler, yakın çevresiyle arasında, 1920’lerin baÅŸlarından 3. hükümetin düşüşüne kadar ‘Wolf ‘ takma adını kullandı. Hatta bu durum Avrupa kıtasındaki çeÅŸitli merkezlerin isimlerinde de etkili oldu. DoÄŸu Prusya’da Wolfsschanze, Fransa’da Wolfsschlucht, Ukrayna’da Werwolf gibi.)

Babasının çıkan tayinleri nedeniyle Braunau’dan Passau’ya ardından Lambach’a, Leonding’e ve Linz’e taşınmalarıyla, ilkokul eÄŸitimini çeÅŸitli okullarda alan Adolf, baÅŸarılı bir öğrenciydi.

En çok tarih ve coğrafya derslerinde başarı gösteriyordum. İşte bu sıralarda "milliyetçi" oldum ve tarihin gerçek anlamını anlamayı, idrak etmeyi ve bu konuya nüfuz edebilmeyi öğrendim. Zevklerim, beni babamın hayatına benzer bir hayata itmiyordu. Konuşma yeteneğim, çocukluk arkadaşlarıma verdiğim, ikna edici ve daha doğrusu kandırıcı söylevlerle oluşmaya başladı. Kendi kendimi zor idare edebilen küçük bir lider olmuştum. Bu arada iyi bir öğrenci olduğumu da söyleyebilirim. Çalışmak bana kolay geliyordu. Boş zamanlarımda "Lambach Chanoine"lerin yanında şan dersleri takip ediyordum. (Kavgam, Bölüm. 1)

Linz’de baÅŸladığı lisede ise 1. sınıfı yeniden tekrarlamak zorunda kaldı. Kendisi gibi memur olmasını isteyen babasının aksine, Adolf ona direniyordu ve ressam olmak istiyordu.

Konuşma yeteneğim babam tarafından takdir edilmiyordu. Ailem benim davranışlarımdan dolayı endişeleniyordu.Konuşma hevesim yavaş yavaş kaybolurken, kişiliğime daha uygun becerilerim ortaya çıktı. Babamın kütüphanesinde elime geçen askeri konularla dolu çeşitli kitapları ve 1870 - 1871 Alman Fransız savaşlarına ait yazıları büyük bir dikkatle okuyordum. Kısa zamanda kahramanlık, ahlaki düşüncelerimde birinci sıraya geçti. Savaşnaktan toplamaya başladım. (Kavgam, Bölüm. 1)

Çizimlerine ve resimlerine çok güvenen Adolf, bu konudaki direniÅŸine hiç ara vermiyordu. (1. Dünya Savaşı’na katılmasından önce, Hitler’in 2000’den fazla çizimi ve resmi vardı.)

Bir vakitler kendi hayatının en büyük halkalarını oluşturan şeyin, benim tarafımdan kabul edilmemesine bir türlü akıl erdiremiyordu, işte bu yüzden babamın kararı basit, emin ve çok doğaldı. Hayat kavgasının kazandırdığı çelik gibi bir karaktere sahip olan babam, benim, daha doğrusu tecrübesiz bir delikanlının geleceği hakkında karar vermesine izin vermiyordu. Fakat sonunda iş bambaşka oldu. (Kavgam, Bölüm. 1)

Hitler’in babası geçirdiÄŸi felç nedeniyle 3 ocak 1903’te öldü. Babasının ölümünden 3 yıl sonra, liseyi terk edip, yetim çocuklar pansiyonuna yerleÅŸen Adolf, annesinin de desteÄŸiyle bohem bir hayat sürdürmeye baÅŸladı.

Benim için meslek problemi, tahmin ettiğimden çok daha kısa bir süre içinde çözülecekti. Çünkü, babam daha ben on üç yaşındayken ansızın vefat etti. Bir felç darbesi, babamı en güçlü döneminde iken yere vurdu. O dünyadaki hayatını acı çekmeden sona erdirdi. Fakat bizi büyük bir üzüntünün içine attı. Babamın en büyük isteği, oğlunu, kendisinin ilk günlerinde çektiği yokluklardan kurtarmak için bana meslek sahibi olmamda yardım etmekti. Bu isteğini gerçekleştiremedi. Fakat bilinçsiz bir biçimde benim içime, ikimizin de aklımızdan geçirmediğimiz bir geleceğin tohumlarını ekmişti. (Kavgam, Bölüm. 1)

Adolf, ağır şekilde hastalandı ve doktor tavsiyesiyle liseden bir yıl kadar uzak kaldı. Bu dönem boyunca çizimlerine devam etti.

Ciğerlerim feci şekilde hasta idi. Doktor anneme beni, gelecekte bir kalem odasına kapamamaya ve özellikle en az bir yıl Realschule'deki öğrenimime ara vermeyi öğütledi. Gizli isteklerimin ve daha da kararlı mücadelelerimin hedefi böylece bir hamlede sağlanmış oluyordu. Hastalandığım için annem Realschule'yi bırakarak akademiye girmeme rıza gösterdi. (Kavgam, Bölüm. 1)

1907 yılında başvurduğu Viyana Güzel SanatlarAkademisi (Academy of Fine Arts Vienna) tarafından ressamlığa uygun olmadığı gerekçesi ve yeteneklerini mimarlık alanında geliştirmesi öğüdüyle reddedildi. Adolf, bu öğüdü yerine getirmeyi çok istemesine rağmen bunun için teknik alt yapısı ve lise diploması olması zorunluydu.

Annesinin hastalığı ortaya çıktığında geçim kaynakları neredeyse kurumak üzere olan Adolf, kendisine baÄŸlanan yetim aylığıyla geçiniyordu. Bu yüzden Viyana’ya gitme kararı aldı.

Bir çanta dolusu elbise ve çamaşırla Viyana'nın yolunu tuttum, içimde sarsılmaz bir irade vardı. Babam elli yıl önce kaderini zorlamayı başarmıştı. Babam gibi yapacaktım. Ama ben "adam" olacaktım, memur değil. (Kavgam, Bölüm. 1)

1907’nin 21 aralık gününde, annesi iyice ilerleyen göğüs kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Hitler, çok büyük bir üzüntüye boÄŸulmuÅŸtu. Artık tek isteÄŸi Güzel Sanatlar Akademisi’ne girebilmekti.

Babama saygı ile bağlanmıştım, annemi ise sevmiştim. (Kavgam, Bölüm. 1)

1908’de bir kez daha baÅŸvurduÄŸu akademinin, onu yeniden reddetmesinin ardından umutlarını da yitirmiÅŸ bir ÅŸekilde tamamen parasız kaldı. Yetim maaşının kendi payına düşen kısmını da kardeÅŸi Paula’ya veren Adolf, 21 yaşındayken halasından kalan az miktardaki miras parasının da bitmesiyle 1909’da evsizler yurduna yerleÅŸti. Posta kartlarından kopyaladığı manzara resimlerini, dükkanlara ve turistlere satarak geçinmeye çalışan Adolf, 1910 yılında çalışan fakir adamların kaldığı bir eve yerleÅŸti.

Nihayet on dört on beş yaşıma geldiğimde siyasetten bahsedildiği sıralarda Yahudi kelimesini duymaya başladım. Bu sözler ben de az da olsa bir itiraz etme duygusu uyandırıyordu. Mezhepler dolayısıyla çıkan kavga ve çekişmeleri gördüğüm vakit içimde nahoş hisler kabarıyordu.

Almanla Yahudi arasındaki farkın sadece dinler arasında olduÄŸunu zannediyordum. Hatta sürekli zulümlere hedef olmalarını, din (arkına veriyor ve bu yüzden de kendilerine antipati beslemiyordum.”

İşte kafam bu düşüncelerle dolu olarak Viyana'ya geldim. O günlerde Viyana'da iki milyon kişi yaşıyordu ve bu nüfusun iki yüz bini Yahudi idi. İşte ben bunun farkında değildim. İlk günlerde gözlemlerim ve düşüncelerim, yeni değer ve fikirlerin giriştikleri hücuma pek o kadar karşı koyacak kuvvette değildi. Nihayet içimde ağır ağır sükûnet ortaya çıkmaya başladığı ve bu hummalı hayaller açıklığa kavuştuğu sıralarda, Yahudi meselesi ile burun buruna geldiğim an ki, etrafımı çepeçevre saran dünyaya çok daha dikkatli bakmaya başladım.

Yahudi meselesi ile karşılaÅŸmamdaki ÅŸekil bana pek hoÅŸ gelmedi. Ben o sıralarda Yahudi'yi sadece baÅŸka bir dine mensup bir kimse olarak kabul ediyordum. Dini çekiÅŸmelerden ve dini inanışlardan çıkan her türlü düşmanlığı, hoÅŸgörü ve insaniyet adına daima kınamaktan da kendimi alamıyordum. Bu arada Viyana'nın Yahudi aleyhtarı basının tutumu da bana medeni bir milletin örf ve geleneklerine yakışmaz gibi geliyordu. (Kavgam, Bölüm. 1)”

Viyana’dayken, ilk kez içinde DoÄŸu Avrupa’daki birçok Ortodoks Yahudi (Hitler’e göre ırkçı teorilerle karışık, geleneksel dinci ve önyargılı, geniÅŸ bir yahudi kitlesi) için, anti-semitist düşünceler barındırmaya baÅŸladı. Zamanla Lanz von Liebenfels’in ırk ideolojileri ve anti-semitizm hakkındaki yazılarından ve Vienna Belediye BaÅŸkanı, aynı zamanda Hıristiyan Sosyal Partisi’nin (Christian Social Party) kurucusu ve tarihin en ÅŸiddetli demagoglarından Karl Lueger ve Pan-Germanic Away from Rome! Hareketi’nin (pan-Germanic Away from Rome! Movement) lideri Georg Ritter von Schönerer gibi politikacıların yarattığı polemiklerden etkilendi. Daha sonra yazdığı Kavgam (Mein Kampf) adlı kitabında, dine baÄŸlı anti-semitizm karşıtlığından, nasıl tam tersi bir zemine (anti-semitizmi ırkçı zeminde desteklemeye) geçiÅŸ yaptığını anlattı.

Hitler Yahudileri, kendi tanımladığı Ari Irk’ın doÄŸal düşmanları olduÄŸunu iddia etmeye baÅŸladı ve Avusturya’daki krizden de onları sorumlu tuttu. Aynı zamanda kendi Anti-semitizmini Anti-Marxism ile karıştırarak, sosyalizmin ve özellikle de liderleri arasında birçok Yahudi bulunduran BolÅŸevizmin keskin hatlarını tanımladı. Almanya’nın uÄŸradığı askeri bozgundan 1917 Devrimlerini sorumlu tutarak, yahudilere Almanya İmparatorluÄŸu’nun askeri yenilgisinin ve sonuç olarak ortaya çıkan ekonomik problemlerin de suçlusu kabul etti.

Çok Uluslu Avusturya MonaÅŸi Krallığı Parlementosu'ndaki patırtılı sahnelerden çıkardığı genellemeyle, demokratik parlementer sistemin aÅŸağılığına ve bayağılığına dair sabit bir inanç geliÅŸtirdi. Bu da kendi politik görüşlerinin temeli biçimlendirdi. (Yakın arkadaşı ve oda arkadaşı August Kubizek’e göre ise Hitler o dönemde politikadan çok Wagner’in operalarıyla ilgilenmekteydi.)

Babasından kalan mal varlığının son parçasıyla mayıs 1912’de, Münih’e gitti. her zaman gerçek Almanya’da yaÅŸamak istemiÅŸti. Mimariyle ve Houston Stewart Chamberlain’ın yazılarıyla daha da ilgilenmeye baÅŸladı .

1912 yılının baharında Münih'e gittim, Sanki yıllarca orada .oturmuşum gibi şehir bana hiç yabancı gelmedi, incelemelerim beni defalarca bu Alman sanatının merkezine götürmüştü. Münih bilinmezse Almanya görülmüş sayılamayacağı gibi, Münih tanınmadıkça Alman sanatı hakkında da bir fikre sahip olunamaz. (Kavgam, Bölüm. 4)

Münih’e gitmesi, bir süreliÄŸine Avusturya’daki askerlik görevinden de kaçmasını saÄŸladı fakat sonrasında Avusturya Ordusu tarafından tutuklandı. Yapılan fiziksel inceleme ve piÅŸmanlık savunması sonrasında askerlik için elveriÅŸsiz sayıldı ve Münih’e dönmesine izin verildi. Buna raÄŸmen aÄŸustos 1914’de Almanya 1. Dünya Savaşı’na girdiÄŸinde acilen Bavyera kralı 3. Ludwig’den Bavyera alayında savaÅŸmak için izin ricasında bulundu. İsteÄŸi kabul edildi ve Hitler gönüllü olarak Bavyera ordusuna katılmış oldu.

Siyasi sebeplerden dolayı önce Avusturya'yı terk ettim. Habsbourglar Devleti için mücadele etmek istemiyordum. Fakat milletim ve imparatorluk için her an ölmeye hazırdım. 3 Ağustosta Kral Üçüncü Louis'ye bir dilekçe sundum ve Bavyera alayına girmek lütfunun benden esirgenmemesini talep ettim. Hiç şüphe yok ki o günlerde özel kalem daireleri pek meşguldü, işte bundan dolayı, hemen ertesi günü, isteğimin kabul edildiği haberini ve bir Bavyera alayına müracaat emrini alınca pek çok sevindim. Birkaç gün zarfın da ancak altı yıl sonra sırtımdan çıkaracağım üniformamı giydim işte benim ve her Alman için şu ölümlü hayatın en unutulmaz ve en yüce zamanı bu suretle başladı. (Kavgam, Bölüm. 4)

Fransa ve Belçika’da, 16. Bavyera Yedek Alayı karargahında haberci olarak aktif hizmette bulunan ve düşman ateÅŸine maruz kalan Hitler, yanındaki diÄŸer askerlerin aksine yemeklerden ya da zor koÅŸullardan asla ÅŸikayet etmedi. Bunun yerine sanat ya da tarih hakkında konuÅŸmayı tercih eden Hitler, ordu gazetesi için bazı karikatürler ve eÄŸitsel çizimler de yaptı. Görevini yaparken ki sürati ve baÅŸarısı nedeniyle ilki aralık 1914’de İkinci Sınıf Demir Haç (Iron Cross, Second Class) ve diÄŸeri de aÄŸustos 1918’de ve er düzeyindeki bir askere nadir olarak verilen bir onur olan Birinci Sınıf Demir Haç (Iron Cross, First Class) olmak üzere iki askeri niÅŸan aldı.

Hitler alayı terketmek istememesine raÄŸmen, gene de ‘liderlik özelliklerinin yeteri çerçevede olamadığı’ gerekçesiyle rütbesi yükseltilmedi. Bazı kaynaklara göre ise yükseltilmemesinin asıl nedeni Alman vatandaşı olmamasıydı. Alay karargahındaki görev mevkisi çokça tehlike içermesinin yanısıra ona sanat çalışmalarını sürdürmesi için de zaman veriyordu. Ekim 1916’da Fransa’nın kuzeyinde bacağından yaralanan Hitler, mart 1917’de ön saflardaki görevine geri döndü. Hitler, düşman ateÅŸiyle yaralanması nedeniyle aynı yıl Gazi NiÅŸanı aldı.

15 ekim 1918’de savaşın sona ermesinden kısa bir süre önce, Hitler zehirli gaz saldırısından dolayı geçirdiÄŸi geçici körlük nedeniyle, savaÅŸ meydanındaki askeri hastaneye götürüldü. David Lewis ve Bernhard Horstmann gibi bazı psikologlara göre ise bu geçici körlüğün sebebi geçirdiÄŸi bir histeri kriziydi. Hitler, hayatının amacının Almanya’yı kurtarmak olduÄŸuna iyice ikna olmuÅŸtu.

Uzun zamandır Almanya’ya hayran olan Hitler, hala Alman vatandaşı olmamasına raÄŸmen savaÅŸ sırasında da tutkulu bir vatansevere dönüştü. Alman ordusu hala düşman topraklarını tutmaktayken, kasım 1918’de Almanya’nın teslim olmasıyla ÅŸoka uÄŸradı. Birçok Alman milliyetçisi gibi o da savaÅŸ alanında deÄŸil masada yenilmelerini tasvir eden ‘sırtından bıçaklandığına inandı. Buna neden olan politikacılar daha sonra ’Kasım Suçluları’ olarak adlandırıldılar.

Versay AntlaÅŸması, Almanya’yı çeÅŸitli topraklardan yoksun bırakırken, Rhineland’i askeri güçlerden temizledi ve zorlu ekonomik yaptırımlar yükledi. AntlaÅŸma aynı zamanda da Almanya’yı, Büyük SavaÅŸ’ın tüm dehÅŸetinin suçlusu ilan etti ve miktarı belirlenmemiÅŸ bir tazminat yükümlülüğü getirdi. Sonrasında, miktar (Dawes Plan), (the Young Plan) ve (the Hoover Moratorium) antlaÅŸmalarıyla tekrar tekrar revize edildi. AntlaÅŸma, Almanlar tarafından aÅŸağılanma olarak görülen, tüm suçun kendilerine yüklenmesinin yanında, silahlı güçlerin neredeyse tamamının kaldırılması, hava gücü ve denizaltılar olmadan, sadece 6 savaÅŸ gemisine ve silahlı araçları olmayacak 100.000 kiÅŸilik bir orduya izin verilmesi gibi ağır hükümler içeriyordu.

Bu antlaÅŸma, hem sosyal hem de politik ÅŸartlar açısından Hitler ve partisinin (National Socialist Party) kendilerine güç arayışı sırasında oldukça önemli bir faktör oldu. Almanya’yı ayaÄŸa kaldırmak için, antlaÅŸmanın Kasım Suçluları tarafından imzalanmasını kullanmaya karar verdiler ve Paris Konferansı sırasında çok az seçim hakları olmasına raÄŸmen, onları günahkeçisi yaptılar.

1. Dünya Savaşı’ndan sonra Hitler orduda kaldı ve Münih’e döndü. Burada (sonraki demeçlerinin aksine) öldürülen Bavyera BaÅŸbakanı Kurt Eisner’in cenaze yürüyüşüne katıldı. Münih Sovyet Cumhuriyeti’nin (Munich Soviet Republic) kaldırılmasından sonra Bavyera Reichswehr Grubu Karargahında, EÄŸitim ve Propaganda Bölümü (Education and Propaganda Department (Dept Ib/P) of the Bavarian Reichswehr Group) tarafından organize edilen ve Yüzbaşı Karl Mayr’ın ‘sosyal düşünce’ kurslarında yeraldı. Bu grubun anahtar amacı, savaşın patlak vermesi ve Almanya’nın yenilgisi için bir günah keçisi yaratmaktı. Günah Keçileri, uluslararası Musevi halkı, koministler ve parti çemberi dışındaki politikacılar kabul edildi. Bunlar özellikle de Weimar Koalisyon (Weimar Coalition) partilerindekiler ve ‘Kasım Suçluları’ olarak anılan politikacılardı.

Temmuz 1919’da askeri organizasyon (Reichswehr) içerisindeki İstihbarat BirliÄŸi’nde çalışmak üzere, polis casusları atadı. Bu casusların amacı, diÄŸer askerleri benzer fikirlerle etkilemek ve imkanlar dahilinde bir sosyalist olması düşünülmüş Alman İşçi Partisi (German Workers' Party (DAP)) adındaki küçük partiye sızmayı mümkün kılmaktı. Hitler, bu denetleme sırasında politikacı Anton Drexler’in, toplumun tüm üyelerinin ortak dayanışmasıyla ve sosyalizmin Yahudi karşıtı bir versiyonu olup, güçlü, aktif bir hükümeti onaylayan ve anti-semitik, milliyetçi, anti-kapitalist ve de Marksizm karşıtı fikirlerine hayran kaldı.

Burada ayrıca partinin ilk kurucularından ve gizli Thule Society’nin de üyesi olan, Dietrich Eckart’la da tanıştı. Eckart, Hitler’in akıl hocası oldu. Onunla fikir alış-veriÅŸlerinde bulundu, ona nasıl giyinmesi ve nasıl konuÅŸması gerektiÄŸini öğretti ve ve onu geniÅŸ bir çevreye tanıttı. Hitler ona teÅŸekkürünü kitabının ikinci bölümündeki övgüleriyle yaptı.

Ordudan mart 1920’de terhis olan Hitler ve eski üstleri, böylelikle parti aktivitelerinde tam zamanlı yeralmaya baÅŸladılar. 1921’in baÅŸlarında Hitler, konuÅŸmalarıyla çok geniÅŸ kitlelerin önünde bile son derece etkili hale geldi. Hitler, ÅŸubat ayında Münih’te yaklaşık 6 bin kiÅŸilik bir kalabalığın önünde konuÅŸtu. Merkezi Münih’de olan partinin amacı Yahudi toplumunu ortadan kaldırmaktı. Bir süre sonra Hitler’in parti içindeki gücünün arttığını gören yöneticilerin onu diktatör tavırları yüzünden eleÅŸtirmeleri nedeniyle 11 temmuz 1921’de partiden istifa etti. Fakat Hitler’in yokluÄŸunun partininsonu olduÄŸunu farkeden yöneticiler onu yeniden çağırdılar v ebu kez baÅŸkan olarak geri dönen Hitler, gücünü ilk önce aralarında kurucu üye Anton Drexler’in de olduÄŸu kızgın komite üyelerini bastırdı. Bunun üzerine komite geri çekildi ve Hitler’in istekleri parti içinde oya sunuldu ve Hitler 1’e karşı 543 oy aldı. 29 Temmuz 1921’de Partinin lideri (Führer) ilan edildi ve adını Nasyonel Sosyalist Alman İşçiler Partisi (National Socialist German Workers Party - NSDAP) olarak deÄŸiÅŸtirdi.

1924’de hükümeti devirmeye çalışan fakat bunda baÅŸarılı olamayan ve geri döndüğü sırada intiharı düşünen Hitler tutuklandı. Birahane Olayı adı verilen bu eylem sebebiyle yargılandı ve 1 nisan 1924’de 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu dönemde Kavgam adlı kitabı yazan Hitler, 20 aralık 1924’de halk için tehlike oluÅŸturmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı.

Serbest kalmasının ardından Almanya’daki politik ortam sakinleÅŸmiÅŸ, ekonomi iyiye gitmeye baÅŸlamıştı. 1928’de 12 milletvekili ile parlamentoya giren Partisi, 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin ardından 1930 seçimlerinde oyların %18’ini alarak 107 milletvekiliyle parlementoya girdi. 31 Temmuz 1932’deki genel seçimde oyların %37’sini alan Nazi Partisi ocak 1933’de Katolik Merkez Parti ile bir koalisyon hükümeti kurması amacıyla, CumhurbaÅŸkanı Paul von Hindenburg tarafından baÅŸbakan olarak atandı. Katolik Merkez Parti ile anlaÅŸma saÄŸlanamayınca Hitler, Milliyetçi Parti’nin desteÄŸiyle yeni bir genel seçime gitmek istedi.

ÇeÅŸitli endüstri ve finans kuruluÅŸlarından büyük parasal destekler alarak ve devletin olanaklarını da kullanarak büyük bir seçim kampanyası yürütmesinin yanısıra, 27 ÅŸubat 1933’de Reichstag’ta çıkan yangının ardından CumhurbaÅŸkanı Hinderburg’a anayasanın kiÅŸi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldıran bir kararname imzalatan Hitler, kendi partisi ve Milliyetçiler dışındaki tüm partilerin yayınlarını ve seçim çalışmalarını da durdurttu. 5 Mart 1933 günü yapılan seçimin sonunda oyların %44’ünü alan Nazi Partisi, hemen ertesi gün parlamentodan “Reichstag’ın tüm yetkilerini dört yıl süre ile kabineye devrettiÄŸini” söyleyen bir yetki kanunu çakarttı.

23 Mart 1933’de ise "Halkta ve Almanya’daki Sıkıntının Kaldırılmasına Dair Kanun" (Gesetz zur Behebung der Not von Volk und Reicht) adı altında bir yetki tasarısının kabul edilmesini saÄŸlayarak yürütme ve yasama erklerini eline aldı. DiÄŸer partileri yasaklayan Hitler, yaptığı propagandalarla ve ikna kabiliyetini sayesinde bütün Alman halkını Nazi bayrağı altında birleÅŸtirdi ve kendisini, Almanyanın büyük lideri ilan etti. Alman ekonomisini kalkındıracağını sözünü savaÅŸ hazırlığı yaparak tutan Hitler, iÅŸ sahası oluÅŸturdu ve büyük otobanlar inÅŸa ettirdi.

Tüm halkı Alman ırkının üstün ırk olduğuna inandıran Hitler, ülkedeki Yahudileri ve diğer azınlıkları hedef olarak gösterdi. Bunun üzerine önce ülke genelinde daha sonra da 2. Dünya Savaşı süresince işgal edilen tüm topraklarda yaklaşık 5.5 milyon Yahudi ve yarım milyon çingene öldürüldü. Hitler, Alman ırkını iyileştirmek adı altında binlerce zihinsel engelli insanı da öldürttü.

Hitler tüm Almanca konuÅŸan insanları bir çatı altında toplamak amacıyla önce Avusturya'yı, daha sonra Çekoslavakya ve Polonya'yı iÅŸgal etti. Bu iÅŸgallerin sonucu olarak Batı Avrupa ülkelerini ve Rusya'yı karşısına aldı. Savaşın çok geniÅŸ bir cephede yapılıyor olmasının yanısıra; tarihçilere göre Almanya’nın, Napolyon'un yaptığı hatayı tekrarlayarak Rusya'ya kış mevsiminde savaÅŸ açması ve sonra A.B.D.'nin de savaÅŸa dahil olması onlara yenilgiyi getirdi.

1944’ün sonunda Kızıl Ordu, son Alman güçlerini de Sovyetlerden temizledi ve Avrupa’nın merkezine ilerlemeye baÅŸladı. Batı güçleri de Almanya’ya hücum etmekteydi ve Almanya, savaşı askeri açıdan kaybetmiÅŸ durumdaydı. Fakat Hitler, düşman güçlerle hiçbir antlaÅŸmaya yanaÅŸmadı ve kalan Alman askeri gücü, savaÅŸmaya devam etti ve aynı zamanda katliamı da sürdürdüler.

Nisan 1945’de teÄŸmenleri, Sovyet güçlerinin Berlin’e yaklaÅŸtıklarını kendisine bildirmesine ve Bavyera’ya ya da Avusturya’ya uçmasını önermelerine raÄŸmen, Berlin’de kaldı. Buarada SS lideri Heinrich Himmler, kendi başına Almanya’nın anlaÅŸmaya hazır olduÄŸunu bildirdi ve Hermann Göring ise Bavyera’dan Hitler’e, o Berlin’de sıkışıp kaldığına göre bundan böyle kendisinin Almanya’nın liderliÄŸini sürdürebileceÄŸine dair bir telgraf yolladı. Hitler ise her ikisini de partiden attırdı ve onları vatan haini ilan etti.

30 Nisan 1945’de Sovyet güçleri iyice içerilere girip artık sokak sokak Hükümet BaÅŸkanlığı’na yaklaÅŸtığında, Hitler bulunduÄŸu baÅŸmerkezde (Führerbunker) kendi kafasına bir kurÅŸun sıkarak intihar etti. Aynı zamanda bir miktar siyanür içtiÄŸi anlaşılıyordu. Hitler’in ve 1 gün önce evlendiÄŸi Eva Broun’un cesetleri yardımcıları tarafından bir bomba kraterine konularak benzinle yakıldı ve Hitler’in isteÄŸiyle köpeÄŸi Blondi de zehirlenerek öldürüldü. Ardından da Führerbunker bahçesine gömüldüler.

Rus güçleri içeri girip cesetleri bulduÄŸunda ise diÅŸ kayıtlarıyla yapılan otopside teÅŸhis edilen Hitler’in ve Eva Braun’un cesetleri, bir çeÅŸit türbe haline gelmelerini önlemek için bir süre dolaÅŸtırıldıktan sonra, gizli Sovyet departmanı SMERSH tarafından Magdebug’daki yeni baÅŸmerkezlerinde gömüldü. 1970’de tesisin DoÄŸu Almanya’ya devri sırasında ise kalanlar mezardan çıkarılarak tamamen yakıldı ve külleri Elbe Nehri’ne döküldü.

Hitler’in ölümün ardından yıkıma devam etmeleri için emirler bırakmış ve vasiyetnamesinde diÄŸer Nazi liderlerini görmezden gelerek Grand Admiral Karl Dönitz’i Almanya BaÅŸkanı, Goebbels’i de BaÅŸbakan olarak göstermiÅŸti. Buna raÄŸmen Goebbels ve eÅŸi Magda 1 Mayıs 1945’de intihar etti.

Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmasıyla ve 12 yıl süren Hitler iktidarının ardından Hitler, Nazi Partisi ve Nazizmin sonuçları tüm dünyada kötü kabul edildi.

Kaynak:Biyografi.info

Adolf Hitler hakkında haberler

Tüm Adolf Hitler haberleri

Adolf Hitler kitapları

  • Kavgam Kavgam

    Yarın tarihi : 2016-03-15


    Yayınevi : BÖĞÜRTLEN YAYINLARI


    Tarih » Bölgeler-Ülkeler
    Siyaset » Siyasal Yazılar - Tezler

  • Kavgam Kavgam

    Yarın tarihi : 2016-03-02


    Yayınevi : MAVİÇATI YAYINLARI


    Tarih » Belgeler
    Siyaset » Siyasal Yazılar - Tezler
    Siyaset » Bölgeler-Ülkeler

  • Kavgam (Orijinal Çeviri - Tam Metin) Kavgam (Orijinal Çeviri - Tam Metin)

    Yarın tarihi : 2015-12-01


    Yayınevi : PARGA YAYINCILIK


    Tarih » Belgeler
    Siyaset » Siyasal Yazılar - Tezler
    Siyaset » Bölgeler-Ülkeler

Tüm Adolf Hitler kitapları

Adolf Hitler için yapılan aramalar

Adolf Hitler, Adolf Hitler biyografi, Adolf Hitler hayatı, Adolf Hitler özgeçmişi, Adolf Hitler hakkında, Adolf Hitler doğum yeri, Adolf Hitler fotoğraf, Adolf Hitler video, Adolf Hitler resim, Adolf Hitler kimdir?, Adolf Hitler kaç yaşında?, Adolf Hitler nereli, Adolf Hitler memleketi