KKTC Başkanı Ersin Tatar: Maraş'ı açmakta kararlıyız, uzun sürmez dedi
2019-09-21
KKTC Başkanı Ersin Tatar: Maraş'ı açmakta kararlıyız, uzun sürmez dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin 1974’ten beri iskana kapalı olan Maraş bölgesini yeniden iskana açma çalışmaları sürerken Başbakan Ersin Tatar bu konuda kararlı oldukların, geri adım atmayacaklarını söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, Kapalı Maraş'ta hakkı olduğunu iddia edenlerin Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvuracağını ve sürecin hukuki zeminde ilerleyeceğini belirterek, Maraş'ın on sene içinde tamamen açılmış olabileceğini söyledi.
Tatar, Gazeteciler Cemiyetindeki Basın Evi'nde bir grup basın mensubunun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Envanter çalışmasının ardından Kapalı Maraş'ın KKTC yönetiminde yerleşime açılacağını vurgulayan Tatar, konuya ilişkin birçok çalışmanın yapıldığını dile getirdi.
Tatar, "Maraş'ta toprağın çok büyük bir bölümünün bizim Vakıflar İdaresine ait olduğu artık belgelendi. Gerek Kıbrıs'taki Vakıflar İdaresi, gerek Ankara'daki Vakıflar Kurulu belge belge, tapu tapu, koçan koçan bütün bunları belgelemişlerdir." diye konuştu.
Kapalı Maraş'ın turizme açılmasının çok önemli olduğunun altını çizen Tatar, "Doğu Akdeniz'in bu önemli noktasında Maraş açılımı çok önemli bir proaktif siyasettir." dedi.
Başbakan Tatar, Kapalı Maraş'ın açılması ya da malların iadesine ilişkin tam bir tarih veremeyeceğini ancak Maraş'ı KKTC'ye kazandırma konusunda kararlı olduklarının altını çizdi.
Maraş'ın açık kısmında binlerce insanın yaşadığını hatırlatan Tatar, "Teli kaldırdığınız zaman o plajda birkaç oteli de açma durumunda Maraş kendiliğinden açılacaktır ve ekonomiye de büyük bir güç getirecektir." temennisinde bulundu.
Tatar, Maraş'ta mülkiyet hakkı olduğunu öne sürenlerin Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvuracağına dikkati çekerek, komisyonun da iade ya da takas hakkının bulunduğunu kaydetti.
Komisyonun, kaynak sıkıntısı nedeniyle daha çok malların iadesinden yana olabileceğini dile getiren Tatar, "Çok değerli bir yer. Ama bizim baş edemeyeceğimiz büyüklükte bir şey değil. On sene içerisinde tamamen açılmış olabilir, yeter ki bu iradeyi devam ettirebilelim." ifadesini kullandı.
Tatar, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin de "Guterres belgesinden hareketle, Crans-Montana'daki o hazin sonuçtan sonra Sayın Akıncı da dahil birtakım açıklamalarda, 'Artık bu son şans tüketilmiştir' denmesinden sonra aynı noktadan müzakere sürecini devam ettirmesine karşıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Tatar, Doğu Akdeniz'de izlenen proaktif siyaset ile yakalanan pozisyonun Türkiye'nin desteği ile devam ettirilmesinin önemine vurgu yaparak, "Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlüğü fevkalede önemlidir." dedi.
Türkiye'nin garantörlüğünün son bulmasına dönük bir yol haritasını asla uygun görmeyeceklerine dikkati çeken Tatar, "Bütün bu gelişmeleri Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte enine boyuna değerlendirdikten sonra hareket etmek durumundayız. Günün sonunda müşterek ve ulusal bir dava." diye konuştu.
Tatar, 20 yıl önceki sohbetlerde "Türkiye KKTC'yi daha ne kadar sırtlayacak?" yorumlarının yapıldığını ancak bugün Kıbrıs'ta hidrokarbon zenginliklerinin ortaya çıkması, KKTC'nin aldığı kararlar ve Türkiye'nin bölgesel bir aktör ve lider olarak geleceğe bakış açısıyla durumun değiştiğini dile getirdi.
KKTC Başbakanı Tatar, Kıbrıs'ın bir "yük ve sıkıntı" konumundan çıkarak gerçek değerinin anlaşıldığını söyledi.
"KKTC'YE DİREK UÇUŞLARIN ÖNÜ AÇILMALI"
Tatar, turistlerin Güney'e direkt uçuşla gitmesine karşın KKTC'ye tecrit uygulandığının altını çizerek, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'ndan KKTC'ye direkt uçuşların engellenmesinin ve akabinde yaşanan mağduriyetlerin uluslararası mahkemelerde araştırılmasını istediğini aktardı.
Başbakan Tatar, şöyle devam etti:
"Kıbrıslı Türkler de Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıs'ın sahibidirler. Dolayısıyla neden insan hakları konusunun zirve yaptığı dünyamızda en azından bir mahkemede bir karar almayıp da bunları direkt uçuşlara zorlamayalım? Bu, önümüzdeki bir çetin mücadeledir diye düşünüyoruz insan hakları çerçevesinde. Biz eğer Rum vetosunu engellemeyi başarabilirsek ve direkt uçuşların önünü açabilirsek Kıbrıs'ın turizmi patlar gider, Maraş açılımından sonra milli gelirimizi 5'e katlarız."
Tatar, Türkiye'den KKTC'ye su taşınmasının ardından elektrik transferinin de önemli bir adım olacağına işaret ederek, "Kablo ile elektrik bağlanırsa zengin bir kaynağa ulaşabiliriz. Türkiye'nin desteğiyle böyle bir kablonun Kıbrıs'a çekilmesi hem ekonomik hem de siyasi bakımdan Türkiye ile KKTC ilişkilerine bir artı değer daha katacaktır." diye konuştu.
Tatar, Guterres çerçevesindeki önerinin Türkiye'nin garantörlüğünün son bulması ve sıfır asker bulundurulması şeklinde olduğunu hatırlattı.
Sonucunda bir anlaşma olacağına inanmadığına vurgu yapan Tatar, "Bana sorarsanız 'egemen eşitlik' isterim ben. Benim partim, Ulusal Birlik Partisi bugünün hükümetinin esas itibarıyla 'egemen eşitlik'te ısrar etmesi lazım. 'Siyasi eşitlik' çok konuşuluyor. Siyasi eşitlikte Kıbrıslı Türkler azınlığa da düşebilir. Çünkü onlar nüfus olarak daha fazla ve güçlüdürler." açıklamasında bulundu.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın anlaşmadan umutlu olduğunu ve her türlü görüşmeye kendilerinden daha sıcak baktığını dile getiren Tatar, Kıbrıs Türk halkı olarak, bu süreci kendi kimliklerini koruma adına Türkiye ile yürütmek istediklerinin altını çizdi.
Tatar, Rum kesiminin AB'ye üye olduktan sonra Türkiye'nin garantörlüğünün daha da önem kazandığını vurgulayarak, "Bütün bunları detaylı bir şekilde analiz ettiğinizde, o yol hem Kıbrıs Türk halkının geleceği için hem de Türkiye Cumhuriyeti için son derece tehlikeli bir yoldur." yorumunu yaptı.
Tatar, bu aşamadan sonra mutlaka iki devlet olacağını belirterek, "Kuzey'de KKTC olacak. Kadife ayrılık mı olur, konfederasyon mu olur, AB çatısında ayrı iki devlet mi olur, kuzeydeki devletin egemenlik hakları bende olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada kadife ayrılık örnekleri olduğunu belirten Tatar, "Bu saatten sonra kimse artık zorla evlilik yaptıramaz. Kıbrıs'ta bu gerçekler artık herkes tarafından görülmüştür. Çok şeyler yaşandı. Zorla evlilik olmayacağına göre bizim modelimiz kadife ayrılık. Kadife ayrılıkla, iki ayrı devlet. AB çatısı altında da olabilir bu iki devlet." diye konuştu.
Tatar, süreçte KKTC devletinin egemenlik haklarının ve Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünün mutlak suretle esas olduğunu da hatırlattı.
Başbakan Tatar, nisanda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bir soru üzerine de Cumhurbaşkanı Akıncı'nın geçen seçimlerde ikinci turda muhaliflerin birleşmesiyle seçildiğini anımsatarak, şu aşamada konuşmasının doğru olmayacağını, kararı halkın vereceğini dile getirdi.
Tatar, kendisinin seçimde aday olup olmayacağı yönündeki soruları ise yanıtsız bıraktı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin 1974’ten beri iskana kapalı olan Maraş bölgesini yeniden iskana açma çalışmaları sürerken Başbakan Ersin Tatar bu konuda kararlı oldukların, geri adım atmayacaklarını söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, Kapalı Maraş'ta hakkı olduğunu iddia edenlerin Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvuracağını ve sürecin hukuki zeminde ilerleyeceğini belirterek, Maraş'ın on sene içinde tamamen açılmış olabileceğini söyledi.
Tatar, Gazeteciler Cemiyetindeki Basın Evi'nde bir grup basın mensubunun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Envanter çalışmasının ardından Kapalı Maraş'ın KKTC yönetiminde yerleşime açılacağını vurgulayan Tatar, konuya ilişkin birçok çalışmanın yapıldığını dile getirdi.
Tatar, "Maraş'ta toprağın çok büyük bir bölümünün bizim Vakıflar İdaresine ait olduğu artık belgelendi. Gerek Kıbrıs'taki Vakıflar İdaresi, gerek Ankara'daki Vakıflar Kurulu belge belge, tapu tapu, koçan koçan bütün bunları belgelemişlerdir." diye konuştu.
Kapalı Maraş'ın turizme açılmasının çok önemli olduğunun altını çizen Tatar, "Doğu Akdeniz'in bu önemli noktasında Maraş açılımı çok önemli bir proaktif siyasettir." dedi.
Başbakan Tatar, Kapalı Maraş'ın açılması ya da malların iadesine ilişkin tam bir tarih veremeyeceğini ancak Maraş'ı KKTC'ye kazandırma konusunda kararlı olduklarının altını çizdi.
Maraş'ın açık kısmında binlerce insanın yaşadığını hatırlatan Tatar, "Teli kaldırdığınız zaman o plajda birkaç oteli de açma durumunda Maraş kendiliğinden açılacaktır ve ekonomiye de büyük bir güç getirecektir." temennisinde bulundu.
Tatar, Maraş'ta mülkiyet hakkı olduğunu öne sürenlerin Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvuracağına dikkati çekerek, komisyonun da iade ya da takas hakkının bulunduğunu kaydetti.
Komisyonun, kaynak sıkıntısı nedeniyle daha çok malların iadesinden yana olabileceğini dile getiren Tatar, "Çok değerli bir yer. Ama bizim baş edemeyeceğimiz büyüklükte bir şey değil. On sene içerisinde tamamen açılmış olabilir, yeter ki bu iradeyi devam ettirebilelim." ifadesini kullandı.
Tatar, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin de "Guterres belgesinden hareketle, Crans-Montana'daki o hazin sonuçtan sonra Sayın Akıncı da dahil birtakım açıklamalarda, 'Artık bu son şans tüketilmiştir' denmesinden sonra aynı noktadan müzakere sürecini devam ettirmesine karşıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Tatar, Doğu Akdeniz'de izlenen proaktif siyaset ile yakalanan pozisyonun Türkiye'nin desteği ile devam ettirilmesinin önemine vurgu yaparak, "Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlüğü fevkalede önemlidir." dedi.
Türkiye'nin garantörlüğünün son bulmasına dönük bir yol haritasını asla uygun görmeyeceklerine dikkati çeken Tatar, "Bütün bu gelişmeleri Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte enine boyuna değerlendirdikten sonra hareket etmek durumundayız. Günün sonunda müşterek ve ulusal bir dava." diye konuştu.
Tatar, 20 yıl önceki sohbetlerde "Türkiye KKTC'yi daha ne kadar sırtlayacak?" yorumlarının yapıldığını ancak bugün Kıbrıs'ta hidrokarbon zenginliklerinin ortaya çıkması, KKTC'nin aldığı kararlar ve Türkiye'nin bölgesel bir aktör ve lider olarak geleceğe bakış açısıyla durumun değiştiğini dile getirdi.
KKTC Başbakanı Tatar, Kıbrıs'ın bir "yük ve sıkıntı" konumundan çıkarak gerçek değerinin anlaşıldığını söyledi.
"KKTC'YE DİREK UÇUŞLARIN ÖNÜ AÇILMALI"
Tatar, turistlerin Güney'e direkt uçuşla gitmesine karşın KKTC'ye tecrit uygulandığının altını çizerek, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'ndan KKTC'ye direkt uçuşların engellenmesinin ve akabinde yaşanan mağduriyetlerin uluslararası mahkemelerde araştırılmasını istediğini aktardı.
Başbakan Tatar, şöyle devam etti:
"Kıbrıslı Türkler de Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıs'ın sahibidirler. Dolayısıyla neden insan hakları konusunun zirve yaptığı dünyamızda en azından bir mahkemede bir karar almayıp da bunları direkt uçuşlara zorlamayalım? Bu, önümüzdeki bir çetin mücadeledir diye düşünüyoruz insan hakları çerçevesinde. Biz eğer Rum vetosunu engellemeyi başarabilirsek ve direkt uçuşların önünü açabilirsek Kıbrıs'ın turizmi patlar gider, Maraş açılımından sonra milli gelirimizi 5'e katlarız."
Tatar, Türkiye'den KKTC'ye su taşınmasının ardından elektrik transferinin de önemli bir adım olacağına işaret ederek, "Kablo ile elektrik bağlanırsa zengin bir kaynağa ulaşabiliriz. Türkiye'nin desteğiyle böyle bir kablonun Kıbrıs'a çekilmesi hem ekonomik hem de siyasi bakımdan Türkiye ile KKTC ilişkilerine bir artı değer daha katacaktır." diye konuştu.
Tatar, Guterres çerçevesindeki önerinin Türkiye'nin garantörlüğünün son bulması ve sıfır asker bulundurulması şeklinde olduğunu hatırlattı.
Sonucunda bir anlaşma olacağına inanmadığına vurgu yapan Tatar, "Bana sorarsanız 'egemen eşitlik' isterim ben. Benim partim, Ulusal Birlik Partisi bugünün hükümetinin esas itibarıyla 'egemen eşitlik'te ısrar etmesi lazım. 'Siyasi eşitlik' çok konuşuluyor. Siyasi eşitlikte Kıbrıslı Türkler azınlığa da düşebilir. Çünkü onlar nüfus olarak daha fazla ve güçlüdürler." açıklamasında bulundu.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın anlaşmadan umutlu olduğunu ve her türlü görüşmeye kendilerinden daha sıcak baktığını dile getiren Tatar, Kıbrıs Türk halkı olarak, bu süreci kendi kimliklerini koruma adına Türkiye ile yürütmek istediklerinin altını çizdi.
Tatar, Rum kesiminin AB'ye üye olduktan sonra Türkiye'nin garantörlüğünün daha da önem kazandığını vurgulayarak, "Bütün bunları detaylı bir şekilde analiz ettiğinizde, o yol hem Kıbrıs Türk halkının geleceği için hem de Türkiye Cumhuriyeti için son derece tehlikeli bir yoldur." yorumunu yaptı.
Tatar, bu aşamadan sonra mutlaka iki devlet olacağını belirterek, "Kuzey'de KKTC olacak. Kadife ayrılık mı olur, konfederasyon mu olur, AB çatısında ayrı iki devlet mi olur, kuzeydeki devletin egemenlik hakları bende olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada kadife ayrılık örnekleri olduğunu belirten Tatar, "Bu saatten sonra kimse artık zorla evlilik yaptıramaz. Kıbrıs'ta bu gerçekler artık herkes tarafından görülmüştür. Çok şeyler yaşandı. Zorla evlilik olmayacağına göre bizim modelimiz kadife ayrılık. Kadife ayrılıkla, iki ayrı devlet. AB çatısı altında da olabilir bu iki devlet." diye konuştu.
Tatar, süreçte KKTC devletinin egemenlik haklarının ve Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünün mutlak suretle esas olduğunu da hatırlattı.
Başbakan Tatar, nisanda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bir soru üzerine de Cumhurbaşkanı Akıncı'nın geçen seçimlerde ikinci turda muhaliflerin birleşmesiyle seçildiğini anımsatarak, şu aşamada konuşmasının doğru olmayacağını, kararı halkın vereceğini dile getirdi.
Tatar, kendisinin seçimde aday olup olmayacağı yönündeki soruları ise yanıtsız bıraktı.
- Pavel Durov 15 Kasım
- Aleksandr Lukaşenko 14 Kasım
- Cihat Aral 11 Kasım
- Şimal 10 Kasım
- Edi Rama 09 Kasım
- Ayşe Egesoy 08 Kasım
- Victor Osimhen 07 Kasım