27 Mayıs 1960 Darbesi
27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbedir. Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi ya da 27 Mayıs İhtilâli olarak da anılır. Darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır; 37 düşük rütbeli subayın planları ile icra edilmiştir. Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir. Sonra cumhurbaşkanı ve hükûmet üyeleri tutuklanarak, hükûmet; 235 general ve 3500 civarında subay (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilerek, ordu; 147 (147’ler) üniversite öğretim görevlisi görevden alınarak ve bazı üniversiteler kapatılıp el konularak, 520 hakim ve yargıç görevden alınılarak, yargı kontrol altına alınmıştır.
Darbeden sonra darbeyi planlayan ve icra eden 37 düşük rütbeli subay ve emekli Orgeneral Cemal Gürsel'in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi.
DP’nin 14 Mayıs 1950 yılında iktidara gelmesiyle birlikte CHP’nin 23 yıllık hükümeti muhalefet konumuna düşmüştür. Dönemin DP başkanı olan İstanbul Milletvekili Adnan Menderes'in 19. Cumhuriyet Hükümetini kurmasına rağmen hükümet bir yılını doldurmadan 8 Mart 1951 tarihinde istifaya sürüklenmiştir. 20. Cumhuriyet hükümeti Adnan Menderes tarafından kurulmuş ve DP Genel Kongresinde tekrar genel başkan seçilmiştir. Bu dönemde laiklik karşıtı olduğu belirtilen Said Nursi ile ilgili dava 25 Aralık 1952 tarihinde Samsun’da görüşülmeye başlanmıştır. Ayrıca "Atatürkçü düşünceye zarar vermek ve dini siyasete ilan etmek" suçlamasıyla MP’nin (Millet Partisi) faaliyetleri 8 Mart 1953 tarihinde durdurulmuştur. 1954 tarihinde ise mahkeme partinin dini karakterde olduğu kanısına vararak partinin kapatılmasına karar vermiştir.
1954 yılında yapılan seçimlerde DP parlamentoda üstünlüğü sağlayarak CHP’nin 31 sandalyesine karşı 489 sandalye ile büyük bir üstünlük kurmuştur. Sandıktan zaferle ayrılan DP 17 Mayıs 1954 tarihinde 21. hükümeti kurmuştur. Meclisten güven oyu alan 21. hükümet başkanı Adnan Menderes 1955 tarihinde Mehmet Fuat Köprülü’yü Başbakan yardımcısı ve Fatin Rüştü Zorlu'yu ise Devlet ve Dışişleri Bakanlığına getirmiştir. DP’nin meşruluğu artmaya başlamıştır ki parti içinde karşıt sesler yükselmeye başlamıştır. 1955 yapılında parti genel kongresinde Adnan Menderes başkan seçilirken muhalif görülen 9 milletvekili partiden ihraç edilmiştir. Bu ihraçları da 10 adet milletvekilinin vefa istifaları izlemiştir. İzleyen dönemde meclis kurulundaki tartışmalardan dolayı Sıtkı Yırcalı, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu bakanlıklardan istifa etmişlerdir. İstifaların ardından bütün kabinenin istifası gündeme gelince de Adnan Menderes dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a hükümetin istifasını sunmuş ve hükümet düşmüştür.
Cumhurbaşkanının yeni bir hükümet kurulması istemi üzerine Adnan Menderes 9 Aralık 1955 tarihinde 22. hükümeti kurmuştur. 22. Hükümetin ömrü de 1957 seçimlerine kadar sürmüştür. 1957 seçimlerinde DP 519, CHP 173 ve Cumhuriyet Millet Partisi (CMP) ise 4 koltuk kazanmıştır. Seçim sonuçlarına göre 25 Kasım 1957 tarihinde 23. Cumhuriyet Adnan Menderes tarafından kurulmuştur ve bu dönemden itibaren siyasi karşıtlıklar ivmelenmeye başlamıştır. DP 1958 meclis konuşmasında CHP’ye faaliyetlerinden dolayı gözdağı vermeye başladığında CHP’den bir karşı açıklama gelmiş ve "CHP, Cumhuriyetin ve hükümetin koruyucusu olduğu için demokrasinin en büyük garantörüdür" denilmiştir. Bu sıkıntılı dönem yaşanırken kışlada da değişiklik sinyalleri gelmeye başlamıştır. 22 Ağustos 1958 tarihinde Genel Kurmay Başkanlığına Rüştü Erdelhun, Kara Kuvvetleri Komutanlığına Orgeneral Cemal Gürsel getirilmiştir. Fakat siyasiler arasındaki ipler gerilmeye devam etmiştir. İsmet İnönü ve Adnan Menderes arasında yaşanan “idam sehpası” ve “yumruk atma” polemiği tarafları birbirine daha da karşıt hale getirmiştir.
'Ezan Arapça okunacaktır' Kararı…
Adnan Menderes hükümeti Arapça Ezan için serbestlik çıkararak halkın dini duygularını yaşaması için ortam hazırlamıştır. Fakat bu durum başta ordu olmak üzere bu karara muhalif kişilerin dikkatlerini üzerine çekmiştir. Bu karşıtlığı meclisteki CHP milletvekillerine tepki ve Kırşehir’in ilçe olması izlemiştir. DP, Arapça Ezan yasağını kaldırılması ile birlikte "Cumhuriyetçi yapıyı yıkmaya çalışmak ve Cumhuriyete ihanetle itham edilmiştir ve Celal Bayar Arapça Ezan yasağının kaldırılmasını köşkte uzunca süre bekletmiştir. Adnan Menderes de bu süreçte tepki olarak İsmet İnönü'yü paralardan çıkartmıştır. Bunun üzerine Üniversiteler, Harp Okulları ve milletvekilleri karşıt söylemlerle orduya mesajlar göndermeye başlamışlardır. Ordu ise bu sürede ABD’nin Adnan Menderes ile çatışmasını beklemiş ve beklenen olmuştur. Adnan Menderes bu dönemde ABD’den beklediği desteği göremeyince denge politikası güderek Sovyet Rusya ile ilişkilerini kuvvetlendirme yoluna gitmiştir.
Gündemde bunlar yaşanırken Başbakan Adnan Menderes Türkiye ve Yunanistan görüşmeleri için Londra’ya hareket etmiştir. Menderes’in uçağı 17 Şubat 1959 tarihinde Gatwick Havaalanı yakınlarında düşmüştür. Yaşanan uçak kazasında 14 yolcu hayatını kaybederken Adnan Menderes mucizevi şekilde kurtulmuştur.
1960 yılında iç siyaset daha da kızışmıştır. Siyasiler arasındaki söz düelloları günlük hayatın bir parçası haline gelmiş, karşıt eylemler daha da ivmelenmiştir. İsmet İnönü 1959 Mayısında Uşak'ta taşlı saldırı ile yaralanmış, 3 gün sonra İstanbul’da tekrar saldırıya uğramıştır. CHP otobüsleri Çanakkale ve Denizli’de saldırıya uğramış, saldırılardan sonra CHP, DP ve Said Nursi arasında bir antlaşma olduğu iddialarını kuvvetlendirmiş, fakat Adnan Menderes 8 Ocak 1960 tarihinde bir meclis konuşmasında bu iddiaları yalanlayarak CHP’yi “nifak cephesi” olarak nitelendirmiştir. CHP üzerindeki bu baskılar devam ederken İsmet İnönü tarafından DP cephesine bir uyarı mesajı gelmiştir. DP cephesinde bu bir kışkırtma olarak görülmüş ve 18 Nisan 1960 tarihinde CHP hakkında basın ve faaliyet soruşturması açılmıştır.
27 Mayıs'a Giden Yol
Lakin olayların ardı arkası kesilmemiştir. Ülke içerisinde artan şiddet içerikli eylemler ve nefret söylemleri askerin dikkatini çekmiştir. Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel 3 Mayıs 1960 tarihinde Savunma Bakanı İbrahim Ethem Menderes’e bir mektup yazmıştır ve mektuptan sonra 5 Mayıs 1960 tarihinde Harbiyeli öğrenciler Ankara Kızılay’da bir gösteri düzenlemişlerdir. Başbakan Adnan Menderes olay yerine gittiğinde öğrencileri yatıştırmak yerine ülke içi gerilimin de etkisi ile uzlaşmacı bir tavırdan çok sert bir tavır takınarak olayların daha da kızışmasına sebebiyet vermiştir. Olayların ardından Celal Bayar ve İçişleri bakanı olan Namık Gedik arasında olaylara müdahale edilmesi gerekliliği konuşulmuştur. Gösterinin ardından Adnan Menderes ise İzmir gezisine çıkmıştır.
Bazı Harp Okulu ayaklanmaları da ordunun içerisinde bazı kesimlerin DP'yi istemediğini göstermiştir. 22 Mayıs tarihinde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından haberleşme ve kişiler arasındaki toplantılara yasak getirilmiştir. Menderes’in gezisi sırasında 27 Mayıs’ta da Harp Okulu öğrencileri “Zafer Anıtı”na kadar sessizce yürümüşlerdir. 27 Mayıs muhtırasının ardından Osmanlı Devletinden kalan 10 bin altın devredilerek 3 Ocak 1961 tarihinde Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu adında bir fon oluşturulmuştur. Üyeliği zorunlu olan kuruma subay ve astsubayların maaşlarının %10’u ve yedek subayların maaşının %5’i aktarılmıştır.
İşin ilginç kısımlarından birisi 26 Mayıs'ta Genel Kurmay Başkanı olan Rüştü Erdelhun'un, askerin DP’ye olan bağlılığının sürdüğünü açıklamış olmasıdır. Fakat ertesi gün yapılan darbe göstermiştir ki TSK da kendi içinde bölünmüştür. 26 Mayıs gecesi DP karşıtı general ve subaylardan oluşan 38 kişilik komite 27 Mayıs sabahı tanklarla beraber Albay Alparslan Türkeş tarafından radyoda okunan bildiri ile hükümete el koyduğunu bildirmiştir.
Adnan Menderes ve asker arasındaki kopukluk söylentilerle başlamıştır. 1950 dönemine girildiğinde dönemin yükselen ismi olan Adnan Menderes aslında çiftçilikten gelen tahsilli ve dil bilen birisidir. Atatürk’ün tavsiyesi ile göreve gelen Adnan Menderes zamanla Başbakanlık dönemini sürdürmüştür. Fakat 1950 döneminde asker ile arası açıldığında adım adım ölüme sürüklenmiştir. Söylentiye göre Menderes “ben bu orduyu yedek subaylarla yönetirim” demiştir. Fakat Refik Koraltan’ın Yassıada duruşmalarında Hüsamettin Cindoruk bu sorunun bizzat Adnan Menderes’e yöneltildiğine şahit olmuştur. Menderes, kendisini, devleti yönettiği, yedek subaylık yaptığı ve söylenenin yalan olduğunu bildirmesiyle savunmuştur. 27 Mayıs muhtırasında "Menderes'in Atatürk'ün kurduğu sisteminin ve laik düşüncenin zedelediği" iddiaları da görülmektedir.
27 Mayıs Bildirisi
“Sevgili Vatandaşlar,
Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimiz; partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır. Girişilmiş olan bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir. İdaremiz, hiç kimse hakkında şahsiyata müteallik tecavüzkar bir fiile müsaade etmeyeceği gibi, edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş; kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir. Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir. Kabineye mensup şahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sığınmalarını rica ederiz. Şahsi emniyetleri kanunun teminatı altındadır. Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz, Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir. Büyük Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibi bayrağımızdır. Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO’ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”tur. Milletimizin bir zarara uğramayacağı delaletinde sabır ve ihkamla tebessür etmeleri beklentilerimiz arasındadır.”
1960 Darbesi Sonrası Türkiye Siyaseti ve Milli Birlik Komitesi
Milli Birlik Komitesi
Darbenin hemen aynı günü Milli Birlik Komitesi (MBK) kurulmuş ve başına Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel getirilmiştir. 28 Mayıs’ta kurulan yeni hükümetin başına ise Cemal Gürsel getirilmiştir. 23. Hükümetin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve 7 Bakan TSK gözetiminde tutulmuştur. Askeri darbe hükümeti ile birlikte Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan hayatını da bitirmek üzeredir.
29 Mayıs 1961 tarihinde Kara Harp Okulu’nda İçişleri Bakanı Namık Gedik intihar etmiş ve gözaltında olan 150 kişi Yassıada’ya sürgüne gönderilmiştir. Tutuklamaların ardından 30 Mayıs tarihinde Cemal Gürsel, 24. Cumhuriyeti kurmuştur. 12 Haziran tarihinde Milli Birlik Komitesi geçici anayasayı kabul etmiştir. 11 Temmuz tarihinde idam cezasındaki yaş sınırı kaldırılmış ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar Yüce Divan’a sevk edilmiştir. Milli Birlik Komitesi askeri kanadı istediği gibi şekillendirmek adına “Eminsular” olarak adlandırdığı, Genel Kurmay Başkanı Ragıp Gümüşpala’nın da aralarında bulunduğu 235 general emekliye sevk edilmiştir. Boşalan Genel Kurmay Başkanlığına Orgeneral Cevdet Sunay getirilmiştir. 21 Ağustos’ta 3.400 subay ve 400 polis emekli edilirken 600 polisin yeri değiştirilmiştir. 1 Eylül tarihinde Milli Birlik Komitesi tarafından DP’nin bütün mallarına el konulmuştur. 5 Ekim tarihinde Sıkıyönetim 1 Mart 1961 tarihine kadar uzatılmıştır. Ardından da Yassıada’da Yüksek Adalet Divanı kurulmuştur. Bunu 27 Ekim tarihinde MBK tarafından görevinden alınan 147 öğretim üyesi (147’ler) takip etmiş, 13 Kasım tarihinde ise MBK kendi içindeki çelişkilerin artması üzerine 14 üyeyi yurt dışına ihraç etmiştir. Alparslan Türkeş bu grubun içindedir ve büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye gönderilmiştir.
Yassıada Davaları
11 ay 1 gün süren davaların başlangıcı 14 Ekim 1960 tarihidir. 203 davaya bakılmış ve toplam 872 oturum yapılmıştır. 19 davaya bakan mahkeme toplam 1068 tanığı dinlemiştir. 15 Eylül 1961 tarihinde tutuklular vatana ihanet, meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi, Kırşehir’in ilçe yapılması CHP’nin mallarına el koymak gibi bir takım suçlardan dolayı suçlu bulunmuşlardır. Yassıada duruşmalarında 6-7 Eylül olaylarından DP sorumlu tutulmuştur. Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Mehmet Fuat Köprülü, İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay, Emniyet Müdürü Alaaddin Eriş, İzmir Valisi Kemal Hadımlı, Selanik başkonsolosu Mehmet Ali Balin ve diğerleri Selanik’te Atatürk’ün evini bombalanması ve Rum halkının evlerinin yağmalanmasından sorumlu tutulmuşlardır. Bu suçlamalarda Celal Bayar beraat ederken Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu 6 yıl, diğer isimler ise 4’er yıl hapis cezası almışlardır.
Bir diğer dava ise Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın “Vinileaks” şirketine Türkiye Vakıflar Bankasından haksız kredi verildiği ve 110 bin lira rüşvet aldığı iddiası üzerine yürütülmüştür. Duruşmada Adnan Menderes ve Hasan Polatkan suçlu bulunarak 7 yıl ağır hapis ile cezalandırılırken şirket yöneticileri de cezalandırılmışlardır. Ayrıca Adnan Menderes, bazı bakanlar ve Basın Yayın ve Turizm genel müdürü olan Altemur Kılıç devlet radyosunu parti için kullanmakla suçlanmışlardır. Mahkemeler son bulduğunda 15 sanık idam cezası almıştır. Bu isimler sırasıyla Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Refik Koraltan, Rüştü Erdelhun, Agah Erozan, İbrahim Kirazoğlu, Ahmet Hamdi Sancar, Nusret Kirişoğlu, Bahadır Dülger, Emin Kalafat, Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman. İdam cezalarından Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961 tarihinde sabaha karşı ve Adnan Menderes ise 17 Eylül tarihinde 13:30 sularında idam edilmişlerdir. Bütün ceza muhakemelerinde idamlar sabaha karşı yapılırken Adnan Menderes öğleden sonra idam edilmiştir. Çünkü o sıralarda Türkiye yabancı devletler tarafından idamlardan vazgeçilmesi yönünde telkinler almaktadır. Üç idamın ardından ABD Başkanı John F. Kennedy ve II. Elizabeth’in uğraşlarıyla diğer mahkumların idam cezaları müebbet hapse çevrilmiştir.
1961 Türkiye’si ve 25. Cumhuriyet Hükümeti
4 Ocak 1961 tarihinde 24. Hükümet resmen istifa etmiştir. Cemal Gürsel 5 Ocak’ta 25. Hükümeti kurmuştur. 12 Ocak tarihinde ise yeni hükümetin izni ile siyasi partilere katılım yolu açılmıştır. 11 Şubat tarihinde Adalet Partisi (AP) Ragıp Gümüşpala önderliğinde açılmıştır. İzleyen 1 Nisan’da partilerin il veya ilçe toplantıları ile kongre hakları iade edilmiştir. 25 Mayıs tarihinde Milletvekili Seçim Kanunu kabul edilmiş, 9 Temmuz tarihinde de halk oyuna sunulan Anayasa % 61.5 ile kabul görmüştür. 15 Eylül’de tutuklanan DP’nin 32 üyesi müebbet hapse çarptırılmıştır. 16 Eylül’de Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmiştir. 17 Eylül tarihinde Başbakan “Adnan Menderes” idam edilmiştir. Milli Birlik Komitesi 65 yaşını aştığı için diğer çoğu idam kararını müebbet hapise çevirmiştir. 15 Ekim’de yapılan genel seçimde CHP 173, AP 158, CKMP 65, YTP 54 milletvekili sahibi olmuştur. 26 Ekim’de toplanan meclis Cemal Gürsel 607 oy’un 434’ünü alarak Türkiye Cumhuriyetinin 4. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 10 Kasım’a gelindiğinde Cemal Gürsel, İsmet İnönü’den hükümeti kurmasını istemiştir. 15 Kasım’da ise CHP ve AP arasındaki kurulacak olan koalisyonun protokolü imzalanmıştır. Tarihler 20 Kasım’ı gösterdiğinde İsmet İnönü Başbakanlığında Türkiye’nin 26. ve aynı zamanda ilk koalisyonu (CHP-AP) kurulmuştur.
Milli Birlik Komitesi Üyeleri
Orgeneral Cemal Gürsel,
Kurmay Yarbay Refet AKSOYOĞLU,
Kurmay Yarbay Mucip ATAKLI,
Kurmay Yüzbaşı Emanullah ÇELEBİ,
Kurmay Binbaşı Vehbi ERSÜ,
Kurmay Binbaşı Suphi GÜRSOYTRAK,
Kurmay Yarbay Suphi KARAMAN,
Kurmay Binbaşı Kadri KAPLAN,
Kurmay Yüzbaşı Kamil KARAVELİOĞLU,
Kurmay Albay Osman KÖKSAL,
Kurmay Albay Fikret KUYTAK,
Kurmay Albay Sami KÜÇÜK,
Kurmay Yarbay Sefcai OKAN,
Orgeneral Fahrettin Özdilek,
Kurmay Binbaşı Mehmet ÖZGÜNEŞ,
Kurmay Binbaşı Selahattin ÖZGÜR,
Kurmay Binbaşı Şükran ÖZKAYA,
Kurmay Albay Haydar TUNÇKANAT,
Tuğgeneral Sıtkı ULAY,
Kurmay Binbaşı Ahmet YILDIZ,
Kurmay Albay Muzaffer YURDAKULER,
Korgeneral Cemal Madanoğlu,
Binbaşı Fazıl AKKOYUNLU,
Yüzbaşı Rıfat BAYKAL,
Yüzbaşı Ahmet ER,
Kurmay Binbaşı Orhan ERKANLI,
Kurmay Yüzbaşı Numan ESİN,
Kurmay Yarbay Orhan KABİBAY,
Kurmay Yarbay Kadri KAPLAN,
Binbaşı Muzaffer KARAN,
Binbaşı Münir KÖSEOĞLU,
Kurmay Yüzbaşı Muzaffer ÖZDAĞ,
Yüzbaşı İrfan SOLMAZER,
Binbaşı Şefik SOYUYÜCE,
Binbaşı Dündar TAŞER,
Kurmay Albay Alparslan Türkeş,
Tuğgeneral İrfan BAŞTUĞ.
- Okan Demir 18 Aralık
- Süleyman Saim Tekcan 18 Aralık
- Reshad Strik 16 Aralık
- Derya Uluğ 15 Aralık
- Balım Sultan 12 Aralık
- Charles Leclerc 10 Aralık
- Aka Gündüz Temur 09 Aralık