FB TW PIN NWS

sezar

sezar

Sezar (Latince: caesar), Roma İmparatorluğu'nda soylulara verilen bir unvan.

Kelime kökenini Roma Cumhuriyeti'nin imparatorluğa dönüşümünde kilit bir rol oynayan Jül Sezar'dan almaktadır. Cumhuriyetin dönüşümünü gerçekleştirerek ilk imparator olan Jül Sezar'ın evlatlığı ve yeğeni Augustus, imparator olduktan sonra Jül Sezar'ı tanrılaştırmış ve cognomen'ini onursal bir unvan olarak kendi adına eklemiştir. Daha sonraki Roma imparatorları da bu unvanı benimsemiş ve sezar adı ilerleyen yıllarda bir soyluluk göstergesi haline gelmiştir.

Roma İmparatorluğu ikiye bölündükten sonra doğudaki imparatorlukta zamanla Grekçe hâkim ve resmî dil haline gelmiş, bu süreçte kelimenin Latince orijinal hali caesar'ın okunuşu kaisar (Yunanca: καισαρ) biçimine dönüşmüştür. Bu biçim de İslam dünyası yazınına ve Türkçeye kayser (Osmanlı Türkçesi: قيصر) biçimiyle girmiş, II. Mehmet'den (Fatih Sultan Mehmed) başlayarak Osmanlı sultanlarının resmî sıfatları arasında kayser-i Rûm şeklinde kendine yer bulmuştur.

Kendilerini Bizans İmparatorluğu'nun mirasçısı olarak addeden Rus hükümdarları da bu unvanın Rusçalaşmış biçimi olan çar (Rusça: цар) kelimesini kullanmışlardır. Kutsal Roma İmparatorluğu, Avusturya İmparatorluğu ve Alman İmparatorluğu yöneticileri de gerek Latince caesar gerekse de bunun Almancalaşmış hali kaiser unvanlarını kullanmıştır.


Jül Sezar sadece bir komutan olarak değil, bir siyasetçi ve konuşmacı olarak da etkiliydi. Kendisini ünlü yapan askeri zaferleri olsa da kalıcı olmasının sebebi güçlü bir siyasi lider olmasıydı. İnsanları kendi etkisi altına kolaylıkla alabiliyordu. Galya’da birlikte savaştığı askerlerin ona bağlılığı o kadar fazlaydı ki Jül Sezar ile birlikte eyalet sınırı olan Rubicon Nehri’ni geçtiklerinde Roma Senato’suna karşı savaş ilan etmiş oldular. Jül Sezar eski politik dostu Pompey ise bu sefer Sezar’ın karşısındadır. 4 yıl süren iç savaş sonucunda kazanan Jül Sezar olsa da kaybeden sadece Pompey ve Senato olmamış aynı zamanda Roma ve Cumhuriyet’in temelleri de olmuştur.

Jül Sezar istediğini elde eder ve iç savaşın sonunda ömür boyu diktatör ilan edilir. Cumhuriyet, Marius ve Sulla gibi diktatörler görmüş ve yozlaşmış olsa da ayakta kalmayı başarabilmişti. Ancak MÖ 49’da başlayan iç savaş ve Jül Sezar'ın ölümünden sonra yaşanan iç karışıklıklarla, cumhuriyetin kendisi de son nefesini vermiştir. Jül Sezar, kısa süren diktatörlüğü döneminde fakirler ve emekli askerler için bazı düzenlemelerde bulundu. Takvimi düzenleyerek yedinci aya, Temmuz (July), kendi adını verdi. Ancak 15 Mart 44’te düzenlenen komplo ile diktatörlüğü son bulmuştur. Gerçekliği tartışılsa da herkesçe bilinen şu sözlerin son sözleri olduğu rivayet edilir:

Et tu, Brute?

Yine de ölüm Jül Sezar sonu olmamıştır. Ölümünden sonra Tanrılık mertebesine yükseltilmiş ve sonraki birçok Roma imparatoru tarafından ‘Sezar’ bir unvan olarak kullanılmıştır.

Jül Sezar, yaşamı boyunca hem Roma Cumhuriyeti’nin hem de ardılı olan Roma İmparatorluğu’nun kaderini değiştirecek kararlar almış ve cumhuriyetten imparatorluğa olan geçişi büyük oranda etkilemiştir. Bundan dolayıdır ki Octavian ile başlayan Roma imparatorlarının hemen hemen hepsi ‘Sezar’ adını benimsemiş, ismi ölümünden sonra da yaşatılmıştır. MS 476 yılında Batı Roma İmparatorluğu sona erse de ardılları ve Doğu Roma İmparatorluğu ‘Sezar’ı veya Sezar türevi olan unvanları kullanmaya devam etmiştir. İşte bu yüzden, Sezar’ın en büyük başarısı Pontus Devleti’yle yaptığı savaşları, Galya’da kazandığı zaferleri ya da diktatör olması değil, Sezar adının yaşamasıdır. Tanrısallaştırıldıktan ve Roma İmparatorları tarafından kullanıldığından dolayı herkesin aklında Roma denilince Jül Sezar gelir.


Bu unvan sadece batı dünyasında ya da Roma İmparatorluğu’nda değil, Roma’dan sonra gelen ve onun mirasçısı olmaya çalışan birçok devlet tarafından da kullanılmıştır. Her ne kadar Voltaire tarafından “Ne kutsal, ne Romalı, ne de imparatorluk…” diye betimlenmiş olsa da, Kutsal Roma İmparatorluğu bu unvanı kayzer olarak edinmiş, 962 yılından 1806 yılına kadar hükümdarları bu unvanı kullanmıştır. Kutsal Roma İmparatorluğu dağılsa da Alman devletleri bu unvanı kullanmaktan vazgeçmemiş, 1806 yılından 1918’de dağılana kadar Avusturya İmparatorluğu bu unvanı kullanmış, 1871-1918 yılları arasında da Alman İmparatorluğu tarafından kayzer unvanı kullanılmıştır.

Roma’nın sonraki medeniyetlere olan etkisini hukuk, vergilendirme, askeri ve idari düzenlemeler ya da mimariye bakarak anlayabiliriz ancak hükümdarların Roma hükümdarlarını örnek alması ve hatta onları taklit etmesi bile bize bu etkiyi kolaylıkla gösterebilir.

Sezar unvanı sadece Alman ve batı dünyası kullanmamış, İslam devletleri arasında da kullanılmıştır. II. Mehmet’in (Fatih Sultan Mehmed) Konstantiniyye’ye olan ilgisi sadece şehrin güzelliğine değil, aynı zamanda Doğu Roma imparatorlarının Sezar’ın halefleri olarak görülmesidir. 1453 yılından sonra, Fatih Sultan Mehmed ile başlayarak Osmanlı sultanları da Sezar unvanını Keyser-i Rum olarak kullanmışlardır. Hatta sonraları bu unvan iki hükümdar arasında bir çekişmeye bile yol açmıştır. Hepimiz 1533 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması’nda Avusturya arşidükünün, Osmanlı sadrazamına denk sayıldığını biliriz. Buradaki asıl detay, Osmanlı Keyser-i Rum’unun Kutsal Roma İmparatorluğu Kayzer’ine kendi üstünlüğünü ve dolayısıyla meşruiyetini kabul ettirmiş olmasıdır.

1453 yılında Doğu Roma İmparatorluğu’nun sonu Moskova Knezliği’ni son Ortodoks devlet yapmış ve 1472 yılında Moskova prensi III. Ivan’ın son Doğu Roma imparatorunun yeğeniyle evlenmesiyle Sezar unvanı çar (caesar-tsar) olarak Ruslar tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. Yine 1918 yılında son çarın ve ailesinin devrim sonrasında öldürülmesiyle unvanın kullanılması burada da son bulmuştur. Ancak Slav dünyasının bir başka devleti, Bulgaristan, 1908 ve 1946 yılları arasında krallarına ”Çar” diye hitap ederek bu unvanı yaşatmıştır.

Gaius Jül Sezar MÖ 100-44 yılları arasında yaşamıştır. Ancak ismi ölümünden binlerce yıl sonra bile kullanılan, 1946 yılına kadar yaşatılan bir unvan olmuştur. Sezar’ı tanımamızın sebebi hayatında başardığı şeyler ya da zaferlerinden çok ölümünden sonra birçok medeniyet ve hükümdar olarak örnek alınmış olmasıdır. Jül Sezar'ın kendi egemenliği için başlattığı Roma İç Savaşı her ne kadar 4 yıl sürse de onun ismi için olan mücadeleler, politik çekişmeler veya savaşlar ölümünden binlerce yıl sonra bile devam edecektir.