2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi.
2019-09-02
2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi.
20 Temmuz 2019’da başlayan Adli tatil 1 Eylül 2019 günü sona erdi ve 2 Eylül günü 2019-2020 yeni adli yılı Cumhurbaşkanlığı’nda üçüncü kez düzenlenen törenle başladı.
Yargıtay’ın beş yıl öncesine kadar geleneksel şekilde kendi binasında düzenlediği açılış töreni, 1 Eylül Pazar’a geldiği için Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde 2 Eylül 2019 pazartesi günü yapıldı. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. 52 baro ve 20 Yargıtay üyesinin katılmadığı adli yıl açılışı töreni, Cumhurbaşkanlı Sarayı'ndaki Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenleniyor.
BAROLAR KATILMIYOR
Yargıtay’ın davet ettiği 40’ı aşkın baro, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği ve Beştepe’deki törenin kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına aykırı olduğu gerekçesiyle katılmayı reddetmişti. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu ise adli yıl açılış törenine katılma kararı almıştı. TBB, “TBB Başkanı Metin Feyzioğlu törene katılacak ve eskiden beri gelen geleneğin devamı olarak Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit’le birlikte adli yıl açış konuşmasını yapacaktır” açıklaması yapmıştı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu beş yıl sonra Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’ten sonra TBB Başkanı olarak kürsüye çıkıp, kanunla kaldırılan eski adli yıl açılışlarındaki gibi konuştu.
52 baro ve 20 Yargıtay üyesinin Saray'da yapılmasına “Yargının yürütmeye biat etmesi anlamına gelir” diyerek itiraz edip katılmadığı törende Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu bir konuşma yaptı. "Bizim için vatan söz konusu ise gerisi teferruattır" diyen Metin Feyzioğlu, vatandaşların ve avukatların kendilerinden beklentileri olduğu için törende olduğunu ifade etti.
KANUN DEĞİŞTİRİLMİŞTİ
TBB ile barolar arasındaki tören çatlağına neden olan olaylar dizisi Danıştay’ın 10 Mayıs 2014 tarihindeki kuruluş yıldönümü töreninde başladı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Metin Feyzioğlu’nun uzun konuşmasına sinirlendi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le birlikte töreni terk etti. Bu olayın ardından 2 Aralık 2014 tarihinde Yargıtay Kanunu’nun adli yıl açılışını düzenleyen 59’uncu maddesi kaldırıldı.
TBB ALTERNATİF TÖREN YAPTI
Yargıtay, yasal dayanağı kaldırılmasına rağmen gelenekselleşen adli yıl açılışını 2015’te Dünya Barış Günü’ne rastlayan 1 Eylül’de yaptı. Recep Tayyip Erdoğan’ın tepki gösterdiği Metin Feyzioğlu törene çağırılmadı. TBB ise 2015 adli yılı açılışı dolayısıyla uluslararası katılımla alternatif tören düzenledi. Törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katıldı.
DARBE GİRİŞİMİ ADRES DEĞİŞTİRDİ
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin ardından adli yıl açılış töreni adres değiştirdi ve Cumhurbaşkanlığı’na taşındı. 2016-2017 adli yıl açılış töreni ilk kez Beştepe’deki 2 bin 400 kişi kapasiteli Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Tören, Yargıtay tarihinin en büyük adli yıl açılış töreni oldu. İlk kez törende bir Cumhurbaşkanı da konuştu.
HÂKİMLER AYAKTA ALKIŞLADI
2016-2017 adli yıl açılış töreni için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan salona girerken hâkim ve savcılar tarafından ayakta alkışlandı. 2016-2017 adli yıl açılış töreninin Cumhurbaşkanlığı’nda yapılacağı belli olmadan önce TBB törene davet edildi. Ancak törenin Cumhurbaşkanlığı’nda yapılacağı medyaya yansıyınca TBB Yönetim Kurulu, 2016-2017 adli yıl açılış törenine TBB’nin katılmamasına karar verdi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu törene katılmadı.
Tepkiler üzerine 2017-2018 adli yıl açılışı yeniden Yargıtay’a taşındı. Yargıtay’daki törene Kemal Kılıçdaroğlu, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise katılmadı. Dinleyici olarak törene davet edilen Metin Feyzioğlu gitmedi.
KONUŞMA GELENEĞİ GERİ GELDİ
2018-2019 adli yıl açılış töreni geçen yıl ikinci kez Cumhurbaşkanlığı’nda yapıldı. Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan’da olduğu için törene katılmadı. Yargıtay, tüm hâkim ve savcıları törene davet etti ve katılım zorunlu tutuldu. Katılım yoğun olurken MHP, CHP, İYİ Parti liderleri ve Metin Feyzioğlu törene gelmedi. Bu yılkiyle birlikte adli yıl açılış töreni üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı’nda yapılmış oldu.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada "Barolar Birliği siyasi partilerin muhalifi değildir, sadece cumhuriyetin tarafındadır" dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'nde yeni adli yılın tartışmaların değil, barış ve huzurun müjdecisi olmasını temenni etti.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Gençliğe Hitabesi'ndeki sözlerini hatırlatan Metin Feyzioğlu, "Bizim için vatan söz konusu ise gerisi teferruattır." ifadesini kullandı.
Vatandaşların, avukatların sorunlara ilişkin kendilerinden beklentilerinin bulunduğunu aktaran Metin Feyzioğlu, bu sorun ve beklentilerin birbirinden farklı ve bağımsız olmadığını dile getirdi.
Metin Feyzioğlu, Yargı Reformu Strateji Belgesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün destekleriyle, her kesimin katkısıyla hazırlandığını belirtti.
Belgede sorunların önemli kısmının çözümüne yer verildiğine işaret eden Metin Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin muhalifi veya destekçisi değildir. Yargı erkinin üç eşit kurucu unsurundan savunmayı temsil eder. Yargı Reformu Strateji Belgesi, Türkiye Barolar Birliğinin etkin katılımıyla hazırlanmıştır. Reform paketleri süratle çıkarılmalı ve hızla uygulamaya geçirilmelidir."
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Metin Feyzioğlu, ilk tokatın, ilk şiddet eyleminden itibaren mağdurun yanında onu sarıp sarmalayacak bir avukatın bulunmasının sağlanması gerektiğini söyledi.
Metin Feyzioğlu, bu konunun partiler üstü olduğunu, herkesin kendi üzerine düşeni yaptığında çözüm sağlanacağına değindi.
"ZOR BİR SINAV OLMALI"
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde yer alan hedef ve amaçları anlatan Metin Feyzioğlu, "Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı bir an önce getirilmelidir. Bilgiyi ölçen, zor bir sınav olmalıdır. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim öğretim seviyelerini çağın gereklerine uygun hale getirmeleri sağlanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut hukuk fakültelerinin arzu edilen seviyeye gelinceye kadar yeni hukuk fakültesi açılmamasını öneren Metin Feyzioğlu, hakim ve savcı yardımcılığı müessesinin de getirilmesi gerektiğini bildirdi.
Metin Feyzioğlu, hakim ve savcı adayları dahil olmak üzere personel alımlarındaki mülakatlara disiplin getirilerek, kamera kaydına alınması tavsiyesini de sundu.
İstinaf mahkemelerinin kararlarının daha büyük bölümünün Yargıtay denetimine açılması gerektiğine dikkati çeken Metin Feyzioğlu, Yargıtayın içtihat mahkemesi özelliğinin güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Metin Feyzioğlu, vatandaşların üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükünün azaltılması gerektiğini bildirdi.
Stajyer avukatlara, avukat yanında ücretli ve sigortalı çalışma imkanı getirilmesini isteyen Feyzioğlu, uyuşmazlıkların doğmadan önlenmesini hedefleyen koruyucu avukatlık uygulamalarının da geliştirilmesini talep etti.
"İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta işçinin yanında avukatı olmadan müzakereye katılmasını adalet ve sosyal devlet ilkesi karşısında yanlış buluyoruz." diyen Metin Feyzioğlu, talep eden her işçiye maddi durum araştırması yapılmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilmesini düşündüklerini anlattı.
"HSK ÜYESİ KONTENJANI TANINMASINI ÖNERİYORUZ"
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin, doğru olduğunun, kalıcı çözümlere odaklandığının altını çizen Metin Feyzioğlu, belgenin en çoğulcu katılımcı anlayışla hazırlandığına dikkati çekti.
Metin Feyzioğlu, belge kapsamında hazırlanacak ilk paketin TBMM'de kanunlaşmasının önemli olduğuna işaret etti.
Türkiye'nin Fetullahçı Terör Örgütünün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde iç savaşa sürüklenmek istendiğini belirten Metin Feyzioğlu, milletin bunu tek yumruk olarak önlediğini ifade etti.
Metin Feyzioğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:
“1. Ülkemizin kanayan yarası, biz avukatların da hedefi olduğumuz toplumsal şiddetle ve kadına – çocuğa karşı şiddetle hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Amacımız o ilk tokat, o ilk şiddet eyleminden itibaren mağdurun yanında onu sarıp sarmalayacak bir avukatın bulunmasının sağlanmasıdır. Bu konu partiler üstüdür. Milli bir meseledir. Hiç kimse ve hiçbir kurum kendi başına yeterli değildir. Herkes ve her kurum üzerine düşeni yaparsa çözüm olacaktır.
2. Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı bir an önce getirilmelidir. Bilgiyi ölçen, zor bir sınav olmalıdır. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim öğretim seviyelerini çağın gereklerine uygun hale getirmeleri sağlanacaktır.
3. Yeni hukuk fakültesi açılmasına, mevcutlar arzu edilen seviyeye gelinceye kadar son verilmelidir.
4. Hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi getirilmelidir. Türkiye’nin son dönem gerçeği olan iki üç yıl kıdemli, yani tecrübesiz hâkim ve savcılarla adalet dağıtılmasında büyük sorun vardır. Bu müessese bu sorunu çözecektir.
5. Hâkim ve savcı adayları dahil olmak üzere kamuya personel alımlarında mülakat uygulamasına bir disiplin getirilmelidir. Örneğin 500 kişinin alınacağı bir pozisyona, yazılıyı geçen 3000 kişi çağrılmamalı, yazılı sınav anlamsız kılınmamalıdır. Kadroya alınacak kişi sayısının yüzde on veya on beş fazlası, yazılı puanlarına göre mülakata davet edilmelidir. Mülakatlar kamera kaydına alınmalıdır. İlgili kamu kurumunun web sitesinde isim isim yayınlanarak şeffaflık sağlanmalıdır. Böylece yargı denetimi fiilen mümkün kılınmalıdır.
6. Bugün verilen hükümlerin yaklaşık yüzde doksanı istinaf aşamasında kesinleşmektedir. İstinaf mahkemelerinin kararlarının daha büyük bir yüzdesi Yargıtay denetimine açılmalıdır. Yargıtay’ın içtihat mahkemesi özelliği güçlendirilmelidir. Düşünce özgürlüğünü ilgilendiren her suç tipi mutlaka Yargıtay’ın denetiminden geçmelidir.
7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurulardaki ilke kararlarına uygun kararlar vermek, hakimlerin yükselmelerinde en önemli ölçüt haline getirilmelidir.
8. Tutuklama tedbirinin peşin ceza gibi uygulanmasına sebebiyet veren katalog suçlar kanundan çıkarılmalıdır.
9. Vatandaşlarımızın üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükü azaltılmalıdır. Kararname konusudur. Hızlıca çözülebilir.
10. Kamuda çalışan avukatların özlük hakları sorunu ve bu çerçevede ek gösterge sorunu artık çözülmelidir.
11. Stajyer avukatlara, avukat yanında ücretli ve sigortalı çalışma imkânı getirilmelidir. Staj kredilerinin ödenmesi işe girişten sonraki sene başlamalı ve vadeleri de uzatılmalıdır.
12. Uyuşmazlıkların doğmadan önlenmesini hedefleyen koruyucu avukatlık uygulamaları geliştirilmelidir. Belirli miktarın üzerindeki sözleşmeler ile gayrimenkullün aynına ilişkin sözleşmelerin avukatlar eliyle yapılması, belirli davaların avukatlar eliyle takip edilmesi zorunluluğu getirilmelidir.
13. İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta işçinin yanında avukatı olmadan müzakereye katılmasını adalet ve sosyal devlet ilkesi karşısında yanlış buluyoruz. Talep eden her işçiye maddi durum araştırması yapılmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Görevlendirilecek avukatların müzakere yöntemleri, iletişim becerileri ve işçi alacağının hesaplanması konularında meslek içi eğitim almalarını sağlamaya hazırız. Bu konuda bir düzenleme ve adli yardım fonunun desteklenmesini bekliyoruz."
Adli Yıl açılışının Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılıyor olmasına yönelik 52 baronun yanı sıra Yargıtay ve TBB üyelerinden gelen tepkileri görmezden gelen Feyzioğlu, “82 milyon vatandaşımızın kucaklaşacağı zemin, güven veren ve erişilebilir yargıdır. Milli birlik ve beraberlik, sadece ve sadece güvenilir bir yargı varsa mümkün olabilir” İfadesini kullandı.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, törende konuşma yaptı.
Cirit'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Yargının, yasama ve yürütme organı başta, tüm güç odakları karşısında bağımsız olması, hukuk devletinin değişmez ilkesidir. Bağımsız yargı yoksa hukuk devleti yoktur.
Yargı Reformu Stratejisi'nde öngörülen 9 amacın gerçekleştirilmesi, adalet sistemimizin daha da güçlenmesine katkı sağlayacak. Yargı reformları kısa sürede yasalaşmalı.
Hakimlerin coğrafi teminatının olması, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi açısından olumlu bir adımdır.
Adli yıl açılışlarının halkın huzurunda, tüm tarafların katılımıyla şeffaf ve demokratik şekilde yapılması önemlidir.
AB'nin raporu değersiz bir kağıt parçası.
FETÖ soruşturmaları kapsamında eski yüksek yargı üyesi 178 kişi hakkında fezleke düzenlenmis, bunlardan 175'i hakkında dava açılmıştır.
Bağlantılı suçlar Yargıtay'da incelenmeli. Bölge adliye mahkemelerinde iş yükü artıyor. Arabuluculukta ümit verici gelişmeler oldu. Tahkim meselesi ilerleyememiştir. AYM'ye bireysel başvuru temyiz değildir.
Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Milli iradenin üstünlüğünü daha da güçlendireceğiz. Kapsamlı bir insan hakları eylem planı hazırlıyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
2019-2020 adliye yılının yargı camiamız başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Adalet tarihin her döneminde üzerinde kafa yorulan, tartışılan bir konudur. Adaletin tecellisi için fedakarca çalışan yargı mensuplarımıza milletim adına teşekkür ediyorum.
Zulüm ve haksızlık ile adaletsizlik eş anlamlıdır. Toplumsal ilişkiler ve devlet uygulamalarıyla ilgili tartışmaların temelinde hep adalet kavramının yattığını görüyoruz. Adalet kavramı üzerinde daha çok durmamız gereken bir dönemden geçtiğimizi düşünüyorum.
İnancımızın temel kaynaklarından olan Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde adalet kavramı sıkça atıfta bulunulmuştur. Tüm insanlık için daima adaletin peşinde koşmalıyız. Zulmün hak ve adalet adı altında yapılıyor olması ağırlığını daha da artırıyor.
Karşımızdan kendi konforu için dünyanın tüm kaynaklarını sömüren bir anlayış bulunuyor. Türkiye tarih boyunca adalet mücadelesi vermiş medeniyetin mirasçısıdır.
Tarihin hiçbir döneminde zalimler eksik olmamıştır.. Ama aynı şekilde zulüm de payidar olmamıştır. Önce kendi devlet ve toplum yapımızda adalet kavramını hak ettiği yere oturtmamız gerekiyor. Kuvvetler ayrılığı prensibi demokrasi ve cumhuriyetin temelidir.
Türkiye darbelerden vesayete kadar pek çok sıkıntılı süreç yaşamış olsa da kuvvetler ayrılığı prensibine hep bağlı kalmıştır. Anayasa'nın hükümleri gereğince Cumhurbaşkanı sadece yürütmenin değil devletin de başıdır. Cumhurbaşkanı'na verilen devletin başı misyonu kuvvetler ayrılığı için tehdit değil birleştirici güçtür. Kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışı ile yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil, zarar getirir.
Yeni yönetim sistemimizde yürütmenin de temsilcisi olan Cumhurbaşkanı'na kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ihamların çoğu temelsizdir. Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa bu ancak Anayasa'nın ve orada tezahür eden milli egemenliğin üstünlüğü olabilir.
Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır.
Bir takım barolar adli yıl açılışını sadece mekanından dolayı provoke ediyorlar. Mesnetsiz saldırılarla yaralamaya çalışmak, yargı kurumuna saygısızlıktır. Bu gazi mekan milletimizin dolayısıyla tüm kurumlarımızın evidir.
Yargıtay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlarımızı, dayatmalara gösterdikleri duruş için tebrik ediyorum.
Demokrasimizi güçlendirmek için yeni reform hazırlıkları içerisindeyiz. Mevzuat kadar zihniyet değişimine de önem veriyoruz. Milli iradenin üstünlüğünü daha da güçlendireceğiz. Kapsamlı bir insan hakları eylem planı hazırlıyoruz. Avukatlık mesleğinde sorun yaşanan pek çok uygulamayı sadeleştirerek değiştiriyoruz.
20 Temmuz 2019’da başlayan Adli tatil 1 Eylül 2019 günü sona erdi ve 2 Eylül günü 2019-2020 yeni adli yılı Cumhurbaşkanlığı’nda üçüncü kez düzenlenen törenle başladı.
Yargıtay’ın beş yıl öncesine kadar geleneksel şekilde kendi binasında düzenlediği açılış töreni, 1 Eylül Pazar’a geldiği için Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde 2 Eylül 2019 pazartesi günü yapıldı. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. 52 baro ve 20 Yargıtay üyesinin katılmadığı adli yıl açılışı töreni, Cumhurbaşkanlı Sarayı'ndaki Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenleniyor.
BAROLAR KATILMIYOR
Yargıtay’ın davet ettiği 40’ı aşkın baro, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği ve Beştepe’deki törenin kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına aykırı olduğu gerekçesiyle katılmayı reddetmişti. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu ise adli yıl açılış törenine katılma kararı almıştı. TBB, “TBB Başkanı Metin Feyzioğlu törene katılacak ve eskiden beri gelen geleneğin devamı olarak Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit’le birlikte adli yıl açış konuşmasını yapacaktır” açıklaması yapmıştı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu beş yıl sonra Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’ten sonra TBB Başkanı olarak kürsüye çıkıp, kanunla kaldırılan eski adli yıl açılışlarındaki gibi konuştu.
52 baro ve 20 Yargıtay üyesinin Saray'da yapılmasına “Yargının yürütmeye biat etmesi anlamına gelir” diyerek itiraz edip katılmadığı törende Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu bir konuşma yaptı. "Bizim için vatan söz konusu ise gerisi teferruattır" diyen Metin Feyzioğlu, vatandaşların ve avukatların kendilerinden beklentileri olduğu için törende olduğunu ifade etti.
KANUN DEĞİŞTİRİLMİŞTİ
TBB ile barolar arasındaki tören çatlağına neden olan olaylar dizisi Danıştay’ın 10 Mayıs 2014 tarihindeki kuruluş yıldönümü töreninde başladı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Metin Feyzioğlu’nun uzun konuşmasına sinirlendi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le birlikte töreni terk etti. Bu olayın ardından 2 Aralık 2014 tarihinde Yargıtay Kanunu’nun adli yıl açılışını düzenleyen 59’uncu maddesi kaldırıldı.
TBB ALTERNATİF TÖREN YAPTI
Yargıtay, yasal dayanağı kaldırılmasına rağmen gelenekselleşen adli yıl açılışını 2015’te Dünya Barış Günü’ne rastlayan 1 Eylül’de yaptı. Recep Tayyip Erdoğan’ın tepki gösterdiği Metin Feyzioğlu törene çağırılmadı. TBB ise 2015 adli yılı açılışı dolayısıyla uluslararası katılımla alternatif tören düzenledi. Törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katıldı.
DARBE GİRİŞİMİ ADRES DEĞİŞTİRDİ
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin ardından adli yıl açılış töreni adres değiştirdi ve Cumhurbaşkanlığı’na taşındı. 2016-2017 adli yıl açılış töreni ilk kez Beştepe’deki 2 bin 400 kişi kapasiteli Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Tören, Yargıtay tarihinin en büyük adli yıl açılış töreni oldu. İlk kez törende bir Cumhurbaşkanı da konuştu.
HÂKİMLER AYAKTA ALKIŞLADI
2016-2017 adli yıl açılış töreni için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan salona girerken hâkim ve savcılar tarafından ayakta alkışlandı. 2016-2017 adli yıl açılış töreninin Cumhurbaşkanlığı’nda yapılacağı belli olmadan önce TBB törene davet edildi. Ancak törenin Cumhurbaşkanlığı’nda yapılacağı medyaya yansıyınca TBB Yönetim Kurulu, 2016-2017 adli yıl açılış törenine TBB’nin katılmamasına karar verdi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu törene katılmadı.
Tepkiler üzerine 2017-2018 adli yıl açılışı yeniden Yargıtay’a taşındı. Yargıtay’daki törene Kemal Kılıçdaroğlu, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise katılmadı. Dinleyici olarak törene davet edilen Metin Feyzioğlu gitmedi.
KONUŞMA GELENEĞİ GERİ GELDİ
2018-2019 adli yıl açılış töreni geçen yıl ikinci kez Cumhurbaşkanlığı’nda yapıldı. Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan’da olduğu için törene katılmadı. Yargıtay, tüm hâkim ve savcıları törene davet etti ve katılım zorunlu tutuldu. Katılım yoğun olurken MHP, CHP, İYİ Parti liderleri ve Metin Feyzioğlu törene gelmedi. Bu yılkiyle birlikte adli yıl açılış töreni üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı’nda yapılmış oldu.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada "Barolar Birliği siyasi partilerin muhalifi değildir, sadece cumhuriyetin tarafındadır" dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'nde yeni adli yılın tartışmaların değil, barış ve huzurun müjdecisi olmasını temenni etti.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Gençliğe Hitabesi'ndeki sözlerini hatırlatan Metin Feyzioğlu, "Bizim için vatan söz konusu ise gerisi teferruattır." ifadesini kullandı.
Vatandaşların, avukatların sorunlara ilişkin kendilerinden beklentilerinin bulunduğunu aktaran Metin Feyzioğlu, bu sorun ve beklentilerin birbirinden farklı ve bağımsız olmadığını dile getirdi.
Metin Feyzioğlu, Yargı Reformu Strateji Belgesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün destekleriyle, her kesimin katkısıyla hazırlandığını belirtti.
Belgede sorunların önemli kısmının çözümüne yer verildiğine işaret eden Metin Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin muhalifi veya destekçisi değildir. Yargı erkinin üç eşit kurucu unsurundan savunmayı temsil eder. Yargı Reformu Strateji Belgesi, Türkiye Barolar Birliğinin etkin katılımıyla hazırlanmıştır. Reform paketleri süratle çıkarılmalı ve hızla uygulamaya geçirilmelidir."
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Metin Feyzioğlu, ilk tokatın, ilk şiddet eyleminden itibaren mağdurun yanında onu sarıp sarmalayacak bir avukatın bulunmasının sağlanması gerektiğini söyledi.
Metin Feyzioğlu, bu konunun partiler üstü olduğunu, herkesin kendi üzerine düşeni yaptığında çözüm sağlanacağına değindi.
"ZOR BİR SINAV OLMALI"
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde yer alan hedef ve amaçları anlatan Metin Feyzioğlu, "Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı bir an önce getirilmelidir. Bilgiyi ölçen, zor bir sınav olmalıdır. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim öğretim seviyelerini çağın gereklerine uygun hale getirmeleri sağlanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut hukuk fakültelerinin arzu edilen seviyeye gelinceye kadar yeni hukuk fakültesi açılmamasını öneren Metin Feyzioğlu, hakim ve savcı yardımcılığı müessesinin de getirilmesi gerektiğini bildirdi.
Metin Feyzioğlu, hakim ve savcı adayları dahil olmak üzere personel alımlarındaki mülakatlara disiplin getirilerek, kamera kaydına alınması tavsiyesini de sundu.
İstinaf mahkemelerinin kararlarının daha büyük bölümünün Yargıtay denetimine açılması gerektiğine dikkati çeken Metin Feyzioğlu, Yargıtayın içtihat mahkemesi özelliğinin güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Metin Feyzioğlu, vatandaşların üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükünün azaltılması gerektiğini bildirdi.
Stajyer avukatlara, avukat yanında ücretli ve sigortalı çalışma imkanı getirilmesini isteyen Feyzioğlu, uyuşmazlıkların doğmadan önlenmesini hedefleyen koruyucu avukatlık uygulamalarının da geliştirilmesini talep etti.
"İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta işçinin yanında avukatı olmadan müzakereye katılmasını adalet ve sosyal devlet ilkesi karşısında yanlış buluyoruz." diyen Metin Feyzioğlu, talep eden her işçiye maddi durum araştırması yapılmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilmesini düşündüklerini anlattı.
"HSK ÜYESİ KONTENJANI TANINMASINI ÖNERİYORUZ"
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin, doğru olduğunun, kalıcı çözümlere odaklandığının altını çizen Metin Feyzioğlu, belgenin en çoğulcu katılımcı anlayışla hazırlandığına dikkati çekti.
Metin Feyzioğlu, belge kapsamında hazırlanacak ilk paketin TBMM'de kanunlaşmasının önemli olduğuna işaret etti.
Türkiye'nin Fetullahçı Terör Örgütünün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde iç savaşa sürüklenmek istendiğini belirten Metin Feyzioğlu, milletin bunu tek yumruk olarak önlediğini ifade etti.
Metin Feyzioğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:
“1. Ülkemizin kanayan yarası, biz avukatların da hedefi olduğumuz toplumsal şiddetle ve kadına – çocuğa karşı şiddetle hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Amacımız o ilk tokat, o ilk şiddet eyleminden itibaren mağdurun yanında onu sarıp sarmalayacak bir avukatın bulunmasının sağlanmasıdır. Bu konu partiler üstüdür. Milli bir meseledir. Hiç kimse ve hiçbir kurum kendi başına yeterli değildir. Herkes ve her kurum üzerine düşeni yaparsa çözüm olacaktır.
2. Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı bir an önce getirilmelidir. Bilgiyi ölçen, zor bir sınav olmalıdır. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim öğretim seviyelerini çağın gereklerine uygun hale getirmeleri sağlanacaktır.
3. Yeni hukuk fakültesi açılmasına, mevcutlar arzu edilen seviyeye gelinceye kadar son verilmelidir.
4. Hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi getirilmelidir. Türkiye’nin son dönem gerçeği olan iki üç yıl kıdemli, yani tecrübesiz hâkim ve savcılarla adalet dağıtılmasında büyük sorun vardır. Bu müessese bu sorunu çözecektir.
5. Hâkim ve savcı adayları dahil olmak üzere kamuya personel alımlarında mülakat uygulamasına bir disiplin getirilmelidir. Örneğin 500 kişinin alınacağı bir pozisyona, yazılıyı geçen 3000 kişi çağrılmamalı, yazılı sınav anlamsız kılınmamalıdır. Kadroya alınacak kişi sayısının yüzde on veya on beş fazlası, yazılı puanlarına göre mülakata davet edilmelidir. Mülakatlar kamera kaydına alınmalıdır. İlgili kamu kurumunun web sitesinde isim isim yayınlanarak şeffaflık sağlanmalıdır. Böylece yargı denetimi fiilen mümkün kılınmalıdır.
6. Bugün verilen hükümlerin yaklaşık yüzde doksanı istinaf aşamasında kesinleşmektedir. İstinaf mahkemelerinin kararlarının daha büyük bir yüzdesi Yargıtay denetimine açılmalıdır. Yargıtay’ın içtihat mahkemesi özelliği güçlendirilmelidir. Düşünce özgürlüğünü ilgilendiren her suç tipi mutlaka Yargıtay’ın denetiminden geçmelidir.
7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurulardaki ilke kararlarına uygun kararlar vermek, hakimlerin yükselmelerinde en önemli ölçüt haline getirilmelidir.
8. Tutuklama tedbirinin peşin ceza gibi uygulanmasına sebebiyet veren katalog suçlar kanundan çıkarılmalıdır.
9. Vatandaşlarımızın üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükü azaltılmalıdır. Kararname konusudur. Hızlıca çözülebilir.
10. Kamuda çalışan avukatların özlük hakları sorunu ve bu çerçevede ek gösterge sorunu artık çözülmelidir.
11. Stajyer avukatlara, avukat yanında ücretli ve sigortalı çalışma imkânı getirilmelidir. Staj kredilerinin ödenmesi işe girişten sonraki sene başlamalı ve vadeleri de uzatılmalıdır.
12. Uyuşmazlıkların doğmadan önlenmesini hedefleyen koruyucu avukatlık uygulamaları geliştirilmelidir. Belirli miktarın üzerindeki sözleşmeler ile gayrimenkullün aynına ilişkin sözleşmelerin avukatlar eliyle yapılması, belirli davaların avukatlar eliyle takip edilmesi zorunluluğu getirilmelidir.
13. İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta işçinin yanında avukatı olmadan müzakereye katılmasını adalet ve sosyal devlet ilkesi karşısında yanlış buluyoruz. Talep eden her işçiye maddi durum araştırması yapılmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Görevlendirilecek avukatların müzakere yöntemleri, iletişim becerileri ve işçi alacağının hesaplanması konularında meslek içi eğitim almalarını sağlamaya hazırız. Bu konuda bir düzenleme ve adli yardım fonunun desteklenmesini bekliyoruz."
Adli Yıl açılışının Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılıyor olmasına yönelik 52 baronun yanı sıra Yargıtay ve TBB üyelerinden gelen tepkileri görmezden gelen Feyzioğlu, “82 milyon vatandaşımızın kucaklaşacağı zemin, güven veren ve erişilebilir yargıdır. Milli birlik ve beraberlik, sadece ve sadece güvenilir bir yargı varsa mümkün olabilir” İfadesini kullandı.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, törende konuşma yaptı.
Cirit'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Yargının, yasama ve yürütme organı başta, tüm güç odakları karşısında bağımsız olması, hukuk devletinin değişmez ilkesidir. Bağımsız yargı yoksa hukuk devleti yoktur.
Yargı Reformu Stratejisi'nde öngörülen 9 amacın gerçekleştirilmesi, adalet sistemimizin daha da güçlenmesine katkı sağlayacak. Yargı reformları kısa sürede yasalaşmalı.
Hakimlerin coğrafi teminatının olması, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi açısından olumlu bir adımdır.
Adli yıl açılışlarının halkın huzurunda, tüm tarafların katılımıyla şeffaf ve demokratik şekilde yapılması önemlidir.
AB'nin raporu değersiz bir kağıt parçası.
FETÖ soruşturmaları kapsamında eski yüksek yargı üyesi 178 kişi hakkında fezleke düzenlenmis, bunlardan 175'i hakkında dava açılmıştır.
Bağlantılı suçlar Yargıtay'da incelenmeli. Bölge adliye mahkemelerinde iş yükü artıyor. Arabuluculukta ümit verici gelişmeler oldu. Tahkim meselesi ilerleyememiştir. AYM'ye bireysel başvuru temyiz değildir.
Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Milli iradenin üstünlüğünü daha da güçlendireceğiz. Kapsamlı bir insan hakları eylem planı hazırlıyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
2019-2020 adliye yılının yargı camiamız başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Adalet tarihin her döneminde üzerinde kafa yorulan, tartışılan bir konudur. Adaletin tecellisi için fedakarca çalışan yargı mensuplarımıza milletim adına teşekkür ediyorum.
Zulüm ve haksızlık ile adaletsizlik eş anlamlıdır. Toplumsal ilişkiler ve devlet uygulamalarıyla ilgili tartışmaların temelinde hep adalet kavramının yattığını görüyoruz. Adalet kavramı üzerinde daha çok durmamız gereken bir dönemden geçtiğimizi düşünüyorum.
İnancımızın temel kaynaklarından olan Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde adalet kavramı sıkça atıfta bulunulmuştur. Tüm insanlık için daima adaletin peşinde koşmalıyız. Zulmün hak ve adalet adı altında yapılıyor olması ağırlığını daha da artırıyor.
Karşımızdan kendi konforu için dünyanın tüm kaynaklarını sömüren bir anlayış bulunuyor. Türkiye tarih boyunca adalet mücadelesi vermiş medeniyetin mirasçısıdır.
Tarihin hiçbir döneminde zalimler eksik olmamıştır.. Ama aynı şekilde zulüm de payidar olmamıştır. Önce kendi devlet ve toplum yapımızda adalet kavramını hak ettiği yere oturtmamız gerekiyor. Kuvvetler ayrılığı prensibi demokrasi ve cumhuriyetin temelidir.
Türkiye darbelerden vesayete kadar pek çok sıkıntılı süreç yaşamış olsa da kuvvetler ayrılığı prensibine hep bağlı kalmıştır. Anayasa'nın hükümleri gereğince Cumhurbaşkanı sadece yürütmenin değil devletin de başıdır. Cumhurbaşkanı'na verilen devletin başı misyonu kuvvetler ayrılığı için tehdit değil birleştirici güçtür. Kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışı ile yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil, zarar getirir.
Yeni yönetim sistemimizde yürütmenin de temsilcisi olan Cumhurbaşkanı'na kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ihamların çoğu temelsizdir. Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa bu ancak Anayasa'nın ve orada tezahür eden milli egemenliğin üstünlüğü olabilir.
Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır.
Bir takım barolar adli yıl açılışını sadece mekanından dolayı provoke ediyorlar. Mesnetsiz saldırılarla yaralamaya çalışmak, yargı kurumuna saygısızlıktır. Bu gazi mekan milletimizin dolayısıyla tüm kurumlarımızın evidir.
Yargıtay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlarımızı, dayatmalara gösterdikleri duruş için tebrik ediyorum.
Demokrasimizi güçlendirmek için yeni reform hazırlıkları içerisindeyiz. Mevzuat kadar zihniyet değişimine de önem veriyoruz. Milli iradenin üstünlüğünü daha da güçlendireceğiz. Kapsamlı bir insan hakları eylem planı hazırlıyoruz. Avukatlık mesleğinde sorun yaşanan pek çok uygulamayı sadeleştirerek değiştiriyoruz.
- Pavel Durov 15 Kasım
- Aleksandr Lukaşenko 14 Kasım
- Cihat Aral 11 Kasım
- Şimal 10 Kasım
- Edi Rama 09 Kasım
- Ayşe Egesoy 08 Kasım
- Victor Osimhen 07 Kasım
- Fatih Erdoğan (iş adamı) 114
- Veysel Deniz 97
- Murat İde 94
- Sırrı Süreyya Önder 89
- Recep Tayyip Erdoğan 74
- Nilüfer Şasev Özbek 69
- Evangeline Lilly 64
- Ufuk Uras 64
- Yusuf Taha Lüleci 63
- Scarlett Johansson 58
- Özgül Kavruk 55
- Natalia Vodianova 54
- Cansu Dere 50
- Josh Holloway 50
- Ahmet Hamdi Çamlı 49