Aziz Yıldırım: 'Fenerbahçe’nin iç düşmanlarının yarattığı komplo'
2006-11-29
Başkan Aziz Yıldırım, Star TV'de yayınlanan Tele Gol programında Cihan Oskay’ın 2000-2001 sezonunun son haftasıyla ilgili ortaya attığı iddialara bir basın toplantısıyla cevap verdi. Faruk Ilgaz Tesisleri'nde yapılan basın açıklamasına Tele Gol programına görüntüleri ile başladı.
Aziz Yıldırım, Ali Koç, Şekip Mosturoğlu ve Murat Özaydınlı'nın yer aldığı basın açıklaması, Ali Koç'un konuşması ile başladı.
Ali Koç: "Organize hazırlanmış bir komplodur"
Basın toplantısında Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç söze başladı ve şunları söyledi: "Star Tv'de yayınlanan Telegol programında Fenerbahçe'ye yönelik asılsız iddialarda bulunmuştur. Bu bir basın toplantısı değildir, basın açıklamasıdır. Soru cevap bölümü olmayacaktır diyerek söze başladı. Telegol programında sansasyonel başlıklar kullanılarak Fenerbahçe kulübü karalanmaya çalışılmıştır. Bu iddialardan çok iddiaların Telegol programı tarafından kullanılış şekli bizi yaralamıştır. Bu programı yayınlandığı tarih de çok kritiktir. Program Fenerbahçe'nin ligde lider durumda olduğu, Avrupa'da başarılı gittiği, üst üste derbi maçlar oynadığı ve Federasyon seçimlerine az bir süre kala yayınlanmıştır. Unutmayın bugün bizim başımıza gelen yarın sizlerin de başına gelebilir.
Telegol programı Cihan Oskay adlı kişinin tamamını kayıtsız şartsız sorgulamadan yayınlamıştır. Size bu kişinin geçmişiyle ilgili bilgiler aktarmak istiyorum. Tanıyanlar tarafından ciddi psikolojik sorunlar olduğu söylenen bu kişinin, karşılıksız çek suçu vardır. Bu kişi ortaklarını dolandırmıştır, vergi dairesi tarafından hakkında yurtdışına çıkış yasağı vardır. Bu kişi daha düne kadar Akşam gazetesindeki köşesinde başkana övgüler yağdırırken, çok kısa sürede dönmüştür. Bu kişiyle ilgili kulübümüze çok ağır iddialar yağdırılıyor. Hakkında ciddi suçlamalar bulunan Fenerbahçe spor kulübü başkanı Aziz Yıldırım'a bir kez dahi söz hakkı verilmemiştir. Program günü programın üst düzey yöneticileriyle görüşüp bu sorumsuz durumun, camiaları nereye getireceğini anlattık, bundan sonra program sorumluları başkanımıza programa üç saat kala bağlanıp sorular sormaya başlamıştır. Programda tarafsız davranıldığı söylenirken, Ahmet Çakar da dahil bir çok kişi telefonla yayına bağlatılmamıştır. Yayına bağlanan Şekip Mosturoğlu bile yayına bağlanabilmek için araya medya şirketi yöneticilerinden birçok ismi araya sokmak zorunda kalmıştır. Program yayıncıları Oskay'ın iddialarını araştırmamıştır, yani Telegol programı sicili suçlarla dolu bir kişinin iddialarına yer vererek bu iddiaları asrın olayı diye ortaya atmıştır. Bu kişinin aldığı kayıtlar yapılırken de kişilerden izin istenmemiştir. Cihan Oskay'ın kasetlerinden haberimiz yok dendiğine rağmen Oskay'ın kasetleriyle ilgili alt yazılar daha önceden hazırlanmıştı. Olayla ilgili bilgimiz yok denen program yorumcularının önünde konuyla ilgili gazete kupürleri doluydu. Cep telefonu kullanmayı bile bilmeyen Oskay'ın telefon kayıtlarını nasıl yaptığı ayrı bir sorudur. Son derece profesyonel olan bu kayıtlar, program yapımcılarından yardım alındığını akıllara getirilmiştir.
Programa bağlanan kişiler iddiaları çürütmeye başladıkça yorumcular konuyu saptırmaya çalışmıştır. Oskay'ın iddialarının çürütüldükçe yüzünün şekli de ortadadır. Zaten böyle bir olayı tek kişi yapmaya da cüret edemez. Bu bir tezgahı akıllara getiriyor.
Sonuç olarak Telegol programı yapımcı ve sorumluları bir komplo olarak nitelediğimiz bir yayının baş aktörleri olmuşlardır. Doğru ve tarafsız gazeteciliğin tüm kurallarını ihlal etmişlerdir. Bu yayına yalnızca biz değil tarafsız yayın yapan tüm basın yayın kuruluşlarının tepki göstermesini bekliyoruz. Bu yayınla Fenerbahçe Kulübü değil tüm basın ve medya zan altında bırakılmıştır.
Buradan bütün taraftarlarımıza dimdik ayakta durmalarını, bu tür olayların çok sık olabileceğini söylerken. Futbolcularımızın da sahada dimdik ayakta durmalarını söylüyoruz."
Aziz Yıldırım: "Bugün hem benim için hem de Türk futbol tarihi bir gün"
Konuşmasına, bugün önemli bir gün. Hem benim için hem de Türk futbol tarihi için. diyerek başlayan Aziz Yıldırım: "Sonunda gelinecek noktalarda inşallah hepimiz güneşli günleri yakalarız. Bu kişi çıkıp televizyonda bazı iddialarda bulunuyor, bu iddialara tek taraflı. Biz hiçbir şey sorulmadan yayına veriliyor. Bu kişiyi tanımıyorum, Fenerbahçeli olduğunu söyleyen ve 2001'lere kadar kulübe gelip giden, futbolcuları Çapari denen lokantada ağırlayan. Ayda bir verdiğimiz yemeklere oranın müdürü sıfatıyla katılan bir kişi. Ben ile dost olduğunu söylüyor, dost olması için benim onunla her türlü konuda beraber olmam lazım ancak ben onu bir restoranın müdürü olarak tanıyorum. Onun dışında açtığı bir iki yerin açılışına katılmıştım, ilişkiler bu kadar. Bu şahsın kişiliğiyle ilgili yapılan yorumlardan bu şahsın ne durumda olduğunu biliyoruz.
5-10-2005 tarihinde yazdığı yazıyı okumam da fayda var: "Asla yalnız yürümeyeceksin Aziz Başkan, Fenerbahçe'nin son 8 senesine baktığımız zaman gerek kulüp yapısı, gerek tesis, gerekse saha başarıları açısından Fenerbahçe'nin nerelerden nerelere gelip taht kurduğunu görünce, ancak mucizeyle bunların gerçekleşebileceğini düşünüyorsunuz. İster mucize diyin ister ilahi güç tüm bunları yapan isim Aziz Yıldırım. Kiminiz sevemezsiniz kiminiz seversiniz inişleri ve çıkışları dolu dolu yaşayıp başarıları yakalayan Aziz Yıldırım'a saygı da kusur etmeyin ve takdir edin. Son günlerde kendini bilmez bir kaç yazar gibi bu büyük başkan hakkında sakın ha bir karalama kampanyası düzenlemeye yeltenmeyin. Karşınızda Türk spor tarihini en başarılı başkanı var. Fenerbahçe'yi bugünlere taşıyana kadar ne acılar çekti. Bunları yaparken de yüreği parçalanmadı mı sanıyorsunuz. Ancak büyük zaferler kazanılırken çiçek bahçelerinden geçilmiyor. Aziz Başkan tüm bunları en derinden yaşadı. Artık Fenerbahçe Aziz Başkan komutasından uzun bir yola çıktı. Artık tüm Fenerbahçeliler biliyor ki Fenerbahçe emin ellerde. Tüm Fenerbahçelilerde başkanla bu yolda ilerliyor. Bundan sonra da asla yalnız yürümeyeceksin Aziz Başkan. Dost da düşman da bunu böyle bilsin.
Bu adam 150 bin dolar benden aldığını söylüyor ancak bu adamı benim şirketime gelsen odamın kapısını bile bulamaz. Bu adam Mustafa Bey'e parayı verdiğini söylüyor. Mustafa Bey'de almadığını söylüyor. 250 bin doların 150 bin dolarını benim şirketimden aldığını 100 bin dolarını da kulüpten Tamer Bey'den aldığını söylüyor. 150 bin doları ben şirketimden verdiğim zaman bir telefonla da o 100 bin doları şirketime getirebilirdim, oraya göndermeme gerek yoktu. Bunları yapabilmek için, bu kişiyle benim bir şeyler yapmam lazım. Daha önce hiçbir şey yapmadığım bir insana ben güvenip nasıl böyle bir iş yaptırabilirim. Böyle bir şey olabilir mi?
Bu adamın anlatımlarında çelişkiler var. Oyuncuları karalıyorlar günah, hem bizim hem de rakip oyuncuların emeğine saygısızlık ediyorlar. Çünkü bu insanlar sahada alınteri döküyorlar. Antrenörle konuştuğunu söylüyor bu kişi, eğer antrenörle konuşulması gerekse telefonunu alıp ben konuşurdum. Niye beni konuşturmamışlar. Bir de antrenör madem bu işlerin içinde ki böyle bir şey yok. O zaman istediğimiz oyuncuları oynattırır, istediklerimiz oynatmazdık. Böyle saçma bir şey olabilir mi! Ali Akdeniz bu işin içindeyse niye Fenerbahçe'ye gol atmış. Fenerbahçe orda berabere kalsa şampiyon olacak, Ali Akdeniz maçın başında bize gol atar mı, ikinci pozisyona girdi onu da atsaydı ne olacaktı Fenerbahçe'nin şampiyonluğu yani biraz mantıklı konuşmak lazım. Sırf karalamak için birşeyler yapmamak lazım.
"Galatasaray-Trabzonspor maçı da Lig TV'den yayınlansın"
Akşam da Lig Tv'de Samsunspor-Fenerbahçe maçı tekrar verilecek herkes izlesin. Hatırlayacağız o mutlu günü ama bu arada saha içindeki pozisyonları, futbolcuların tutumlarını hep beraber göreceğiz ama buradan Lig TV'den istiyorum ki Galatasaray -Trabzonspor maçı da bu gece yayınlansın.
Burada bir komplo için kurulduğu belli olan hadiseyi, bilinçsiz şekilde bağlamaya çalışmışlar. Mesela Bülent Ünder ile Tanju'nun da orda olduğu söyleniyor. Peki niye gittiler, niye açıklamıyorsun bunları da. Oskay diyor ki, Bülent Hoca ile Tanju da oraya gelmişlerdi, sunucu neden geldiklerini soruyor. Oskay'da tecrübelerime dayanarak onların da orda karşı bir çalışma yapmak için geldiklerini söylüyor. Ya böyle saçma bir şey olabilir mi? Yani buradan bu insanın bu konularda tecrübeli olduğu ortaya çıkıyor. Eğer tecrübeli isen tüm bildiklerini anlat. Tecrübeli madem bu insan diğer bildiklerini anlatmıyor, bu programda komploya girmek için bildiklerini anlatıyor. Yalnız Telegol'de en azından Serhat Ulueren'in bu konuyu göze alıp araştırması gerekirdi.
Bu arkadaşın paraların da kime verildiğini de bilmesi gerekirdi. Kimler aldı bu parayı? Ben vermedim diyorum, Mustafa Bey almadığını söylüyor. O zaman bu olmayan parayı kim aldı ve kim verdi. Bunların hepsini açıklığa kavuşturması gerekiyor.
Yıldırım Federasyona yüklendi
Şimdi yalnız buraya gelirken, bu bugünün hadiseleri değil. Geçen sene kongrede benim bir konuşmam var. Korkuyorum dedim. Neden, çünkü değişim için geldiğini söyleyen Federasyon ve Federasyon başkanının değişim içinde olmadığını görüyorum. Yeni dönemin bizler için zor olacağını biliyordum. Haziran ayında benim başkanlığı bıraktıktan sonra da gelişmeler aynı şekilde devam etti. Samsun ile ilgili hadise benim arkadaşlarım tarafından iki üç ay önce söylendi, ben de bu tür dedikodular yapılsın dedim. Arkadaşlarım tedbir alınsın dedi ben de hayır tedbire gerek yok dedim. Çünkü olmayan bir şey için tedbir alınmaz. Şimdi bunun dışında neler yaptık; sayın devlet bakanımıza mektup gönderdim, bu konulara eğilmesini söyledim. Yalnızca Federasyonun bunu yapamayacağını söyledim.
Geçen yıl Denizli'de yaşananlar, Denizli başkanının maçtan önce çıkıp çantayla gezenlerin olduğunu, bunları sezon sonunda açıklayacağın ifade etmesi ama bundan sonra da hiçbir şeyin söylenmemesi. Denizli'deki maçtaki hakemin ve saha içi olayların olması. Bundan sonra devam eden günlerde Federasyon üyesi Tahir Kıran'ın çıkıp açıklamalar yapması ve Fenerbahçe'yi suçlaması. Gelinen noktada Tahir Kıran'ın yaptığı açıklama için biz Başbakana, Devlet bakanına ve Federasyona yazılar yazdık, soruşturma açılsın diye. Bunların hiçbiri yapılmadı ve cevap yazıldı; "Tahir Kıran bunu söylememiştir" diye. Disiplin kuruluna verdik ve bunu yazan gazeteci arkadaşlar Tahir Kıran'ın bunları söylediğini bizzat bize söylediler.
"Bu meczupun akli dengesinden şüpheliyim"
Şimdi bir meczup çıkıp bunları söylüyor. Bu kişinin akli dengesinden de şüpheliyim ve ben bu kişiyi 2002'den beri en fazla iki defe o da sokakta görmüşümdür, ondan da tam emin değilim ve 2005'te benim için övgü dolu yazılar yazan insan bugün televizyonda benim için neler söylüyor. Hayal dünyasıyla neler yaşıyor. Burada en önemli şey, burada komplonun olmasıdır. Bu komployu kim yapıyor, neden yapıyor? Biliyorsunuz ki önümüzde bir Federasyon seçimiyle ilgili bir taraftan hükümetin bir taraftan da kulüplerin çalışması olduğu söyleniyor. Fenerbahçe spor kulübü olarak geçen seçimde taraf olmadık. Herhalde yapsaydık bugün bunlar olmazdı. Bu gelinen süreç içinde devamlı Federasyonun yanlışlıklarını dile getirdik. Bunları kamuoyu önünde dile getirdik, kapalı kapılar arkasında konuşmadık. Bugün yapılan, özür dileyerek söylüyorum, belden aşağıya vurmaktır. Biz hiçbir zaman bu işlem içinde olmadık ne söylediysek herkese anlattık. El altından kasetler hazırlayıp kamuoyu ve medyaya sunmadık.
"Ulusoy ile barışırsan Fenerbahçe şampiyon olabilir dedi"
Şimdi yine söylüyorum Tahir Kıran haziran ayında bana geldi ve Federasyon ile ilgili düşüncelerini söyledi. Kıran, Haluk Ulusoy ile barışın dedi. Ben de Kıran'a benim Haluk Ulusoy ile şahsi bir problemim yok, aynı restorana gitmem diyorum, aynı işi yapmıyoruz yani ortak hiçbir noktamız yok. Bizim tek ortak noktamız Fenerbahçe Kulübü'nün haklarının yenmemesi, bütün kulüpleri adaletle davranılmasını sağlayacak bir Federasyonun bizim için yeterli olduğunu, benim görüşüp görüşmememin önemi olmadığını söyledim. Bana barışırsak Fenerbahçe'nin şampiyon olabileceğini söyledi, bugün inkar ediyor gazetelerde. Bana söyledi bunları. Fenerbahçe daha rahat olabilir, önünüze zorluklar çıkmaz dedi. Ben bunun olmayacağını kendisine anlattım. Sonra ikinci bir randevu istedi benden ve yine geldi, çok önemli olduğunu söyledi. Kardeşimin şirketinde randevu verdim. İki kardeşim, randevuyu alan kişi ve kendisi geldi. Kendisiyle bir konuşma yaptık, benimle teke tek konuşmak istedi. Bende kabul ettim. Kendisi bana telefonlarımın dinlendiğini bu telefon konuşması sırasında benim cümleler sarfettiğimi ve bu konuşmalarım nedeniyle bazı olayların olacağını söyledi. Bunun üzerine ben kardeşlerimin ve arkadaşlarımın yanında söylediklerin tekrar etmesini söyledim. Onların yanında da bunun teyidini aldım, ondan sonra gitti. Üçüncü sefer yine acil görüşmek istediğini söyledi ve kardeşimin evine geldi. Orda Marco'nun Türk vatandaşı yapılabileceğini, başka oyuncular varsa onların da yapılabileceğini. 15 günlük bir süre olduğunu ve kanun çıkacağını bunların ortadan kalkacağını söyledi. Bende bizim yapacağımız başka oyuncu olmadığını ve yabancıdan Türk'e çevirme kontenjanını kullanmayacağımız söyledim ve olayı kapattım. Orda yine bu Federasyon mevzularını konuştu ve ben kalktım evime gittim.
"Bülent Demirlek ile sabaha kadar gazinodaydılar"
Şimdi bunları niye anlattım. Geçen hafta Sayın Nihat Özdemir bir konuşma yaptı. Herkes dedi ki Trabzonspor maçı öncesi Özedmir bu konuşmayı niye yaptı. Çünkü pazartesi günü sayın Tahir Kıran ve Federasyon'da olan Şükrü Yazıcıoğlu ve başka dostları ve hakem Bülent Demirlek bir gece kulubünde sabaha kadar beraber oldular. Perşembe günü de hakem olarak bizim maç atandı. Trabzon'daki maçın hakeminin ilk devredeki ve ikinci devredeki durumunu kamuoyu değerlendirsin. Biz bu endişeleri duyduğumuz için Sayın Nihat Özdemir'e bu açıklamaları yaptırdık. Bunun dışında TFF temsilcilerine müdahale etmeye çalıştılar, onlara bir şeyler yazdırmaya çalıştılar ama onlar yazmadı.
"Komplonun içinde hain Fenerliler de var"
Tabi buna komplo diyoruz. Bunun içinde yalnızca Tahir Kıran yok yani bunun içinde başka hain Fenerliler de var. Fenerbahçeli olup Aziz Yıldırım düşmanlığı yapan ve dolayısıyla bilerek ya da bilmeyerek ama bana göre bilerek Fenerbahçe'ye zarar veren hainler var. Bu şahsın (Oskay) telefon konuşmalarını kimlerle görüştüklerini ben biliyorum. Devlet bu işi ele alsın, bu şahsın kimlerle görüştüğünü araştırsın. Bu olayı çok rahat devlet çözer ve biz de çözülmesini istiyoruz. Bu bir milat olmalı Türk Futbolu'nda. Biz kaçmıyoruz, bu araştırılsın, soruşturulmasın diyoruz. Tam tersi Futbol Federasyonu'na bırakılmadan araştırılsın diyoruz. Futbol Federasyonu'nun yapacağı iş değil bu ve bu iş çabuk yapılsın. Mahkemelerde 5-10 sene bekletilmeden. Bunu bir hafta on günde çözmek lazım ve biz camia olarak böyle bir işin içinde olmadığımızın tüm kamoyuna gösterilmesini istiyoruz. Yani at çamuru izi kalsın politikasının burada geçerli olmamasını istiyoruz. Bunla ilgili tüm çalışmaları kulüp olarak yapacağız. Maça gidecektim gitmedim, bazı arkadaşlarım mecburen gitti. Buradan tüm yetkililere bu konuyla ilgili çağrı yapıyoruz.
Şimdi ellerindeki kaset bugünün kaseti değil. Bu kaset Almanya'da Futbol Federasyonu başkanı ve yöneticileri tarafından seyredilmiş bir kaset. Siz Almanya'da seyrettiniz iki aydan fazla oldu, bunu niye gündeme getirmiyorsunuz? Elinizde böyle bir kaset var ve buna inanıyorsanız, neden gündeme getirmiyorsunuz? Şimdi duyuyoruz, bir kuruluşa gidiyorlar o kabul etmiyor, bir kuruluştan 10 bin dolar ve uçak bileti istedi onlar da kabul etmedi acaba bunları söylemek için onlardan ne istedi? Merak ediyorum bunları söylemek için ne istedi, ne aldı ve şimdi nerde? Devletin acilen bu işe el koymaları gerekiyor. Bu kişiyi korumaya almaları gerekiyor, korkuyorum bu şahsa bir şey olacak ve benim üstüme kalacak.
İki yayın kuruluşu bu adamı kabul etmiyor ve üçüncü yayın kuruluşuna gidip yayınlatılıyor. Bu kaset nasıl yayınlatılıyor? Çok önemli bir yetkili, bir idareciye telefon ediyor. O idareci de yayınlayan arkadaşın kankası. Kim olduğunu hepiniz anlarsınız. O kankası rica ediyor buna bu da kaseti alıp, son haline getirerek, kağıtlarda yazılan şeyi kaset haline getirerek yayınlıyor. Hiç benimle konuşmadan, muhatap olan futbolcu ve yöneticilerle konuşmadan bunu da kamuoyuna sunuyor.
"Futbol Federasyonu da bu bataklığın içinde"
Bugün tüm futbol medyasına ve camiasına çağrı yapıyorum. Bu olay bir komplodur diyorum. Bu komplonun başlangıcı geçen sene başlamıştır ve hadiselerle devam etmiştir, daha ileriye giderek Fenerbahçe tarihine de saldırılarak da yapılmıştır. Bu saldırılar bilinçli yapılmaktadır. Bu saldırılar günlük yaşanılan olaylar değildir. Bundan sonra da bu tezgahlar olacaktır ve biz hazırız. Hiçbir şey den de çekinmem bunu da herkes bilecek. Herkes ne biliyorsa açıklasın. Fenerbahçe'nin son 10 senesi araştırılsın, diğer bütün kulüplerin de araştırılsın. Kim ne biliyorsa çıksın bugün açıklasın, bugün açıklamayıp da sonra açıklamaya kalkmasın. Doğruları yapmak istiyorsak herkesi göreve çağırıyorum. Bu görev önce biz kulüplere, federasyona ve onun da ötesinde devlete düşmektedir. Bunu çözecek devlettir. Bu kadar pisliğe batmış bir ortamın altından Futbol Federasyonu kalkamaz. Çünkü işin içinde onlar da var. Onların olduğu bir yerde temizlik olmaz. Bu temizliği ancak devletin teftiş kurulları ile çözebiliriz. Biz buna hazırız diğer kulüplerin de hazır olduğuna inanıyorum. Federasyonun da hazır olması gerektiğini söylüyorum ve devleti de bu göreve çağırıyorum.
Burdan da iki gündür Cihan Oskay'ın nasıl bir kişi olduğunu ortaya koyan medyaya da çok teşekkür ediyorum. Medya sağduyulu davranmıştır bunun için minnettarım. Çünkü olmayan bir hadiseyi bedel karşılığında bu hale getirmişlerdir. Bunun tersini söyleleyecek bir insan olduğuna inanmıyorum. Burdaki amaç yalnızca Aziz Yıldırım'ı yıpratmak değil, kulübümüzü de yıpratmaktır.
Basın toplantısı Papa yüzünden geç başladı
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın ortaya atılan şike iddialarını cevap vereceği basın toplantısı ülkemizi ziyaret eden Papa 16`ncı Benedikt'in de aynı saatlerde canlı yayınlanacak basın toplantısı nedeniyle yaklaşık olarak 30 dakika geç başladı.
Aziz Yıldırım, Ali Koç, Şekip Mosturoğlu ve Murat Özaydınlı'nın yer aldığı basın açıklaması, Ali Koç'un konuşması ile başladı.
Ali Koç: "Organize hazırlanmış bir komplodur"
Basın toplantısında Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç söze başladı ve şunları söyledi: "Star Tv'de yayınlanan Telegol programında Fenerbahçe'ye yönelik asılsız iddialarda bulunmuştur. Bu bir basın toplantısı değildir, basın açıklamasıdır. Soru cevap bölümü olmayacaktır diyerek söze başladı. Telegol programında sansasyonel başlıklar kullanılarak Fenerbahçe kulübü karalanmaya çalışılmıştır. Bu iddialardan çok iddiaların Telegol programı tarafından kullanılış şekli bizi yaralamıştır. Bu programı yayınlandığı tarih de çok kritiktir. Program Fenerbahçe'nin ligde lider durumda olduğu, Avrupa'da başarılı gittiği, üst üste derbi maçlar oynadığı ve Federasyon seçimlerine az bir süre kala yayınlanmıştır. Unutmayın bugün bizim başımıza gelen yarın sizlerin de başına gelebilir.
Telegol programı Cihan Oskay adlı kişinin tamamını kayıtsız şartsız sorgulamadan yayınlamıştır. Size bu kişinin geçmişiyle ilgili bilgiler aktarmak istiyorum. Tanıyanlar tarafından ciddi psikolojik sorunlar olduğu söylenen bu kişinin, karşılıksız çek suçu vardır. Bu kişi ortaklarını dolandırmıştır, vergi dairesi tarafından hakkında yurtdışına çıkış yasağı vardır. Bu kişi daha düne kadar Akşam gazetesindeki köşesinde başkana övgüler yağdırırken, çok kısa sürede dönmüştür. Bu kişiyle ilgili kulübümüze çok ağır iddialar yağdırılıyor. Hakkında ciddi suçlamalar bulunan Fenerbahçe spor kulübü başkanı Aziz Yıldırım'a bir kez dahi söz hakkı verilmemiştir. Program günü programın üst düzey yöneticileriyle görüşüp bu sorumsuz durumun, camiaları nereye getireceğini anlattık, bundan sonra program sorumluları başkanımıza programa üç saat kala bağlanıp sorular sormaya başlamıştır. Programda tarafsız davranıldığı söylenirken, Ahmet Çakar da dahil bir çok kişi telefonla yayına bağlatılmamıştır. Yayına bağlanan Şekip Mosturoğlu bile yayına bağlanabilmek için araya medya şirketi yöneticilerinden birçok ismi araya sokmak zorunda kalmıştır. Program yayıncıları Oskay'ın iddialarını araştırmamıştır, yani Telegol programı sicili suçlarla dolu bir kişinin iddialarına yer vererek bu iddiaları asrın olayı diye ortaya atmıştır. Bu kişinin aldığı kayıtlar yapılırken de kişilerden izin istenmemiştir. Cihan Oskay'ın kasetlerinden haberimiz yok dendiğine rağmen Oskay'ın kasetleriyle ilgili alt yazılar daha önceden hazırlanmıştı. Olayla ilgili bilgimiz yok denen program yorumcularının önünde konuyla ilgili gazete kupürleri doluydu. Cep telefonu kullanmayı bile bilmeyen Oskay'ın telefon kayıtlarını nasıl yaptığı ayrı bir sorudur. Son derece profesyonel olan bu kayıtlar, program yapımcılarından yardım alındığını akıllara getirilmiştir.
Programa bağlanan kişiler iddiaları çürütmeye başladıkça yorumcular konuyu saptırmaya çalışmıştır. Oskay'ın iddialarının çürütüldükçe yüzünün şekli de ortadadır. Zaten böyle bir olayı tek kişi yapmaya da cüret edemez. Bu bir tezgahı akıllara getiriyor.
Sonuç olarak Telegol programı yapımcı ve sorumluları bir komplo olarak nitelediğimiz bir yayının baş aktörleri olmuşlardır. Doğru ve tarafsız gazeteciliğin tüm kurallarını ihlal etmişlerdir. Bu yayına yalnızca biz değil tarafsız yayın yapan tüm basın yayın kuruluşlarının tepki göstermesini bekliyoruz. Bu yayınla Fenerbahçe Kulübü değil tüm basın ve medya zan altında bırakılmıştır.
Buradan bütün taraftarlarımıza dimdik ayakta durmalarını, bu tür olayların çok sık olabileceğini söylerken. Futbolcularımızın da sahada dimdik ayakta durmalarını söylüyoruz."
Aziz Yıldırım: "Bugün hem benim için hem de Türk futbol tarihi bir gün"
Konuşmasına, bugün önemli bir gün. Hem benim için hem de Türk futbol tarihi için. diyerek başlayan Aziz Yıldırım: "Sonunda gelinecek noktalarda inşallah hepimiz güneşli günleri yakalarız. Bu kişi çıkıp televizyonda bazı iddialarda bulunuyor, bu iddialara tek taraflı. Biz hiçbir şey sorulmadan yayına veriliyor. Bu kişiyi tanımıyorum, Fenerbahçeli olduğunu söyleyen ve 2001'lere kadar kulübe gelip giden, futbolcuları Çapari denen lokantada ağırlayan. Ayda bir verdiğimiz yemeklere oranın müdürü sıfatıyla katılan bir kişi. Ben ile dost olduğunu söylüyor, dost olması için benim onunla her türlü konuda beraber olmam lazım ancak ben onu bir restoranın müdürü olarak tanıyorum. Onun dışında açtığı bir iki yerin açılışına katılmıştım, ilişkiler bu kadar. Bu şahsın kişiliğiyle ilgili yapılan yorumlardan bu şahsın ne durumda olduğunu biliyoruz.
5-10-2005 tarihinde yazdığı yazıyı okumam da fayda var: "Asla yalnız yürümeyeceksin Aziz Başkan, Fenerbahçe'nin son 8 senesine baktığımız zaman gerek kulüp yapısı, gerek tesis, gerekse saha başarıları açısından Fenerbahçe'nin nerelerden nerelere gelip taht kurduğunu görünce, ancak mucizeyle bunların gerçekleşebileceğini düşünüyorsunuz. İster mucize diyin ister ilahi güç tüm bunları yapan isim Aziz Yıldırım. Kiminiz sevemezsiniz kiminiz seversiniz inişleri ve çıkışları dolu dolu yaşayıp başarıları yakalayan Aziz Yıldırım'a saygı da kusur etmeyin ve takdir edin. Son günlerde kendini bilmez bir kaç yazar gibi bu büyük başkan hakkında sakın ha bir karalama kampanyası düzenlemeye yeltenmeyin. Karşınızda Türk spor tarihini en başarılı başkanı var. Fenerbahçe'yi bugünlere taşıyana kadar ne acılar çekti. Bunları yaparken de yüreği parçalanmadı mı sanıyorsunuz. Ancak büyük zaferler kazanılırken çiçek bahçelerinden geçilmiyor. Aziz Başkan tüm bunları en derinden yaşadı. Artık Fenerbahçe Aziz Başkan komutasından uzun bir yola çıktı. Artık tüm Fenerbahçeliler biliyor ki Fenerbahçe emin ellerde. Tüm Fenerbahçelilerde başkanla bu yolda ilerliyor. Bundan sonra da asla yalnız yürümeyeceksin Aziz Başkan. Dost da düşman da bunu böyle bilsin.
Bu adam 150 bin dolar benden aldığını söylüyor ancak bu adamı benim şirketime gelsen odamın kapısını bile bulamaz. Bu adam Mustafa Bey'e parayı verdiğini söylüyor. Mustafa Bey'de almadığını söylüyor. 250 bin doların 150 bin dolarını benim şirketimden aldığını 100 bin dolarını da kulüpten Tamer Bey'den aldığını söylüyor. 150 bin doları ben şirketimden verdiğim zaman bir telefonla da o 100 bin doları şirketime getirebilirdim, oraya göndermeme gerek yoktu. Bunları yapabilmek için, bu kişiyle benim bir şeyler yapmam lazım. Daha önce hiçbir şey yapmadığım bir insana ben güvenip nasıl böyle bir iş yaptırabilirim. Böyle bir şey olabilir mi?
Bu adamın anlatımlarında çelişkiler var. Oyuncuları karalıyorlar günah, hem bizim hem de rakip oyuncuların emeğine saygısızlık ediyorlar. Çünkü bu insanlar sahada alınteri döküyorlar. Antrenörle konuştuğunu söylüyor bu kişi, eğer antrenörle konuşulması gerekse telefonunu alıp ben konuşurdum. Niye beni konuşturmamışlar. Bir de antrenör madem bu işlerin içinde ki böyle bir şey yok. O zaman istediğimiz oyuncuları oynattırır, istediklerimiz oynatmazdık. Böyle saçma bir şey olabilir mi! Ali Akdeniz bu işin içindeyse niye Fenerbahçe'ye gol atmış. Fenerbahçe orda berabere kalsa şampiyon olacak, Ali Akdeniz maçın başında bize gol atar mı, ikinci pozisyona girdi onu da atsaydı ne olacaktı Fenerbahçe'nin şampiyonluğu yani biraz mantıklı konuşmak lazım. Sırf karalamak için birşeyler yapmamak lazım.
"Galatasaray-Trabzonspor maçı da Lig TV'den yayınlansın"
Akşam da Lig Tv'de Samsunspor-Fenerbahçe maçı tekrar verilecek herkes izlesin. Hatırlayacağız o mutlu günü ama bu arada saha içindeki pozisyonları, futbolcuların tutumlarını hep beraber göreceğiz ama buradan Lig TV'den istiyorum ki Galatasaray -Trabzonspor maçı da bu gece yayınlansın.
Burada bir komplo için kurulduğu belli olan hadiseyi, bilinçsiz şekilde bağlamaya çalışmışlar. Mesela Bülent Ünder ile Tanju'nun da orda olduğu söyleniyor. Peki niye gittiler, niye açıklamıyorsun bunları da. Oskay diyor ki, Bülent Hoca ile Tanju da oraya gelmişlerdi, sunucu neden geldiklerini soruyor. Oskay'da tecrübelerime dayanarak onların da orda karşı bir çalışma yapmak için geldiklerini söylüyor. Ya böyle saçma bir şey olabilir mi? Yani buradan bu insanın bu konularda tecrübeli olduğu ortaya çıkıyor. Eğer tecrübeli isen tüm bildiklerini anlat. Tecrübeli madem bu insan diğer bildiklerini anlatmıyor, bu programda komploya girmek için bildiklerini anlatıyor. Yalnız Telegol'de en azından Serhat Ulueren'in bu konuyu göze alıp araştırması gerekirdi.
Bu arkadaşın paraların da kime verildiğini de bilmesi gerekirdi. Kimler aldı bu parayı? Ben vermedim diyorum, Mustafa Bey almadığını söylüyor. O zaman bu olmayan parayı kim aldı ve kim verdi. Bunların hepsini açıklığa kavuşturması gerekiyor.
Yıldırım Federasyona yüklendi
Şimdi yalnız buraya gelirken, bu bugünün hadiseleri değil. Geçen sene kongrede benim bir konuşmam var. Korkuyorum dedim. Neden, çünkü değişim için geldiğini söyleyen Federasyon ve Federasyon başkanının değişim içinde olmadığını görüyorum. Yeni dönemin bizler için zor olacağını biliyordum. Haziran ayında benim başkanlığı bıraktıktan sonra da gelişmeler aynı şekilde devam etti. Samsun ile ilgili hadise benim arkadaşlarım tarafından iki üç ay önce söylendi, ben de bu tür dedikodular yapılsın dedim. Arkadaşlarım tedbir alınsın dedi ben de hayır tedbire gerek yok dedim. Çünkü olmayan bir şey için tedbir alınmaz. Şimdi bunun dışında neler yaptık; sayın devlet bakanımıza mektup gönderdim, bu konulara eğilmesini söyledim. Yalnızca Federasyonun bunu yapamayacağını söyledim.
Geçen yıl Denizli'de yaşananlar, Denizli başkanının maçtan önce çıkıp çantayla gezenlerin olduğunu, bunları sezon sonunda açıklayacağın ifade etmesi ama bundan sonra da hiçbir şeyin söylenmemesi. Denizli'deki maçtaki hakemin ve saha içi olayların olması. Bundan sonra devam eden günlerde Federasyon üyesi Tahir Kıran'ın çıkıp açıklamalar yapması ve Fenerbahçe'yi suçlaması. Gelinen noktada Tahir Kıran'ın yaptığı açıklama için biz Başbakana, Devlet bakanına ve Federasyona yazılar yazdık, soruşturma açılsın diye. Bunların hiçbiri yapılmadı ve cevap yazıldı; "Tahir Kıran bunu söylememiştir" diye. Disiplin kuruluna verdik ve bunu yazan gazeteci arkadaşlar Tahir Kıran'ın bunları söylediğini bizzat bize söylediler.
"Bu meczupun akli dengesinden şüpheliyim"
Şimdi bir meczup çıkıp bunları söylüyor. Bu kişinin akli dengesinden de şüpheliyim ve ben bu kişiyi 2002'den beri en fazla iki defe o da sokakta görmüşümdür, ondan da tam emin değilim ve 2005'te benim için övgü dolu yazılar yazan insan bugün televizyonda benim için neler söylüyor. Hayal dünyasıyla neler yaşıyor. Burada en önemli şey, burada komplonun olmasıdır. Bu komployu kim yapıyor, neden yapıyor? Biliyorsunuz ki önümüzde bir Federasyon seçimiyle ilgili bir taraftan hükümetin bir taraftan da kulüplerin çalışması olduğu söyleniyor. Fenerbahçe spor kulübü olarak geçen seçimde taraf olmadık. Herhalde yapsaydık bugün bunlar olmazdı. Bu gelinen süreç içinde devamlı Federasyonun yanlışlıklarını dile getirdik. Bunları kamuoyu önünde dile getirdik, kapalı kapılar arkasında konuşmadık. Bugün yapılan, özür dileyerek söylüyorum, belden aşağıya vurmaktır. Biz hiçbir zaman bu işlem içinde olmadık ne söylediysek herkese anlattık. El altından kasetler hazırlayıp kamuoyu ve medyaya sunmadık.
"Ulusoy ile barışırsan Fenerbahçe şampiyon olabilir dedi"
Şimdi yine söylüyorum Tahir Kıran haziran ayında bana geldi ve Federasyon ile ilgili düşüncelerini söyledi. Kıran, Haluk Ulusoy ile barışın dedi. Ben de Kıran'a benim Haluk Ulusoy ile şahsi bir problemim yok, aynı restorana gitmem diyorum, aynı işi yapmıyoruz yani ortak hiçbir noktamız yok. Bizim tek ortak noktamız Fenerbahçe Kulübü'nün haklarının yenmemesi, bütün kulüpleri adaletle davranılmasını sağlayacak bir Federasyonun bizim için yeterli olduğunu, benim görüşüp görüşmememin önemi olmadığını söyledim. Bana barışırsak Fenerbahçe'nin şampiyon olabileceğini söyledi, bugün inkar ediyor gazetelerde. Bana söyledi bunları. Fenerbahçe daha rahat olabilir, önünüze zorluklar çıkmaz dedi. Ben bunun olmayacağını kendisine anlattım. Sonra ikinci bir randevu istedi benden ve yine geldi, çok önemli olduğunu söyledi. Kardeşimin şirketinde randevu verdim. İki kardeşim, randevuyu alan kişi ve kendisi geldi. Kendisiyle bir konuşma yaptık, benimle teke tek konuşmak istedi. Bende kabul ettim. Kendisi bana telefonlarımın dinlendiğini bu telefon konuşması sırasında benim cümleler sarfettiğimi ve bu konuşmalarım nedeniyle bazı olayların olacağını söyledi. Bunun üzerine ben kardeşlerimin ve arkadaşlarımın yanında söylediklerin tekrar etmesini söyledim. Onların yanında da bunun teyidini aldım, ondan sonra gitti. Üçüncü sefer yine acil görüşmek istediğini söyledi ve kardeşimin evine geldi. Orda Marco'nun Türk vatandaşı yapılabileceğini, başka oyuncular varsa onların da yapılabileceğini. 15 günlük bir süre olduğunu ve kanun çıkacağını bunların ortadan kalkacağını söyledi. Bende bizim yapacağımız başka oyuncu olmadığını ve yabancıdan Türk'e çevirme kontenjanını kullanmayacağımız söyledim ve olayı kapattım. Orda yine bu Federasyon mevzularını konuştu ve ben kalktım evime gittim.
"Bülent Demirlek ile sabaha kadar gazinodaydılar"
Şimdi bunları niye anlattım. Geçen hafta Sayın Nihat Özdemir bir konuşma yaptı. Herkes dedi ki Trabzonspor maçı öncesi Özedmir bu konuşmayı niye yaptı. Çünkü pazartesi günü sayın Tahir Kıran ve Federasyon'da olan Şükrü Yazıcıoğlu ve başka dostları ve hakem Bülent Demirlek bir gece kulubünde sabaha kadar beraber oldular. Perşembe günü de hakem olarak bizim maç atandı. Trabzon'daki maçın hakeminin ilk devredeki ve ikinci devredeki durumunu kamuoyu değerlendirsin. Biz bu endişeleri duyduğumuz için Sayın Nihat Özdemir'e bu açıklamaları yaptırdık. Bunun dışında TFF temsilcilerine müdahale etmeye çalıştılar, onlara bir şeyler yazdırmaya çalıştılar ama onlar yazmadı.
"Komplonun içinde hain Fenerliler de var"
Tabi buna komplo diyoruz. Bunun içinde yalnızca Tahir Kıran yok yani bunun içinde başka hain Fenerliler de var. Fenerbahçeli olup Aziz Yıldırım düşmanlığı yapan ve dolayısıyla bilerek ya da bilmeyerek ama bana göre bilerek Fenerbahçe'ye zarar veren hainler var. Bu şahsın (Oskay) telefon konuşmalarını kimlerle görüştüklerini ben biliyorum. Devlet bu işi ele alsın, bu şahsın kimlerle görüştüğünü araştırsın. Bu olayı çok rahat devlet çözer ve biz de çözülmesini istiyoruz. Bu bir milat olmalı Türk Futbolu'nda. Biz kaçmıyoruz, bu araştırılsın, soruşturulmasın diyoruz. Tam tersi Futbol Federasyonu'na bırakılmadan araştırılsın diyoruz. Futbol Federasyonu'nun yapacağı iş değil bu ve bu iş çabuk yapılsın. Mahkemelerde 5-10 sene bekletilmeden. Bunu bir hafta on günde çözmek lazım ve biz camia olarak böyle bir işin içinde olmadığımızın tüm kamoyuna gösterilmesini istiyoruz. Yani at çamuru izi kalsın politikasının burada geçerli olmamasını istiyoruz. Bunla ilgili tüm çalışmaları kulüp olarak yapacağız. Maça gidecektim gitmedim, bazı arkadaşlarım mecburen gitti. Buradan tüm yetkililere bu konuyla ilgili çağrı yapıyoruz.
Şimdi ellerindeki kaset bugünün kaseti değil. Bu kaset Almanya'da Futbol Federasyonu başkanı ve yöneticileri tarafından seyredilmiş bir kaset. Siz Almanya'da seyrettiniz iki aydan fazla oldu, bunu niye gündeme getirmiyorsunuz? Elinizde böyle bir kaset var ve buna inanıyorsanız, neden gündeme getirmiyorsunuz? Şimdi duyuyoruz, bir kuruluşa gidiyorlar o kabul etmiyor, bir kuruluştan 10 bin dolar ve uçak bileti istedi onlar da kabul etmedi acaba bunları söylemek için onlardan ne istedi? Merak ediyorum bunları söylemek için ne istedi, ne aldı ve şimdi nerde? Devletin acilen bu işe el koymaları gerekiyor. Bu kişiyi korumaya almaları gerekiyor, korkuyorum bu şahsa bir şey olacak ve benim üstüme kalacak.
İki yayın kuruluşu bu adamı kabul etmiyor ve üçüncü yayın kuruluşuna gidip yayınlatılıyor. Bu kaset nasıl yayınlatılıyor? Çok önemli bir yetkili, bir idareciye telefon ediyor. O idareci de yayınlayan arkadaşın kankası. Kim olduğunu hepiniz anlarsınız. O kankası rica ediyor buna bu da kaseti alıp, son haline getirerek, kağıtlarda yazılan şeyi kaset haline getirerek yayınlıyor. Hiç benimle konuşmadan, muhatap olan futbolcu ve yöneticilerle konuşmadan bunu da kamuoyuna sunuyor.
"Futbol Federasyonu da bu bataklığın içinde"
Bugün tüm futbol medyasına ve camiasına çağrı yapıyorum. Bu olay bir komplodur diyorum. Bu komplonun başlangıcı geçen sene başlamıştır ve hadiselerle devam etmiştir, daha ileriye giderek Fenerbahçe tarihine de saldırılarak da yapılmıştır. Bu saldırılar bilinçli yapılmaktadır. Bu saldırılar günlük yaşanılan olaylar değildir. Bundan sonra da bu tezgahlar olacaktır ve biz hazırız. Hiçbir şey den de çekinmem bunu da herkes bilecek. Herkes ne biliyorsa açıklasın. Fenerbahçe'nin son 10 senesi araştırılsın, diğer bütün kulüplerin de araştırılsın. Kim ne biliyorsa çıksın bugün açıklasın, bugün açıklamayıp da sonra açıklamaya kalkmasın. Doğruları yapmak istiyorsak herkesi göreve çağırıyorum. Bu görev önce biz kulüplere, federasyona ve onun da ötesinde devlete düşmektedir. Bunu çözecek devlettir. Bu kadar pisliğe batmış bir ortamın altından Futbol Federasyonu kalkamaz. Çünkü işin içinde onlar da var. Onların olduğu bir yerde temizlik olmaz. Bu temizliği ancak devletin teftiş kurulları ile çözebiliriz. Biz buna hazırız diğer kulüplerin de hazır olduğuna inanıyorum. Federasyonun da hazır olması gerektiğini söylüyorum ve devleti de bu göreve çağırıyorum.
Burdan da iki gündür Cihan Oskay'ın nasıl bir kişi olduğunu ortaya koyan medyaya da çok teşekkür ediyorum. Medya sağduyulu davranmıştır bunun için minnettarım. Çünkü olmayan bir hadiseyi bedel karşılığında bu hale getirmişlerdir. Bunun tersini söyleleyecek bir insan olduğuna inanmıyorum. Burdaki amaç yalnızca Aziz Yıldırım'ı yıpratmak değil, kulübümüzü de yıpratmaktır.
Basın toplantısı Papa yüzünden geç başladı
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın ortaya atılan şike iddialarını cevap vereceği basın toplantısı ülkemizi ziyaret eden Papa 16`ncı Benedikt'in de aynı saatlerde canlı yayınlanacak basın toplantısı nedeniyle yaklaşık olarak 30 dakika geç başladı.
- Okan Demir 18 Aralık
- Süleyman Saim Tekcan 18 Aralık
- Reshad Strik 16 Aralık
- Derya Uluğ 15 Aralık
- Balım Sultan 12 Aralık
- Charles Leclerc 10 Aralık
- Aka Gündüz Temur 09 Aralık
- John Napier 602
- Vahe Kılıçarslan 412
- Nadide Sultan 193
- Emrah Lafçı 181
- Umut Eker 87
- Mustafa Karataş 71
- Erol Mütercimler 61
- Armağan Çağlayan 51
- Okan Demir 45
- Naomi Watts 44
- Nevzat Demir 43
- Harika Avcı 41
- Colin Farrell 40
- Yağız Aydoğan 38
- Taylan Kümeli 37
- Vahe Kılıçarslan 413
- Emrah Lafçı 181
- Erol Mütercimler 61
- Umut Eker 87
- Mustafa Karataş 71
- Armağan Çağlayan 51
- John Napier 602
- Nadide Sultan 193