Olli Rehn : 'Birbirimize şantaj yapmayalım'
2006-11-22
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye'nin limanlarını Kıbrıs Rum kesimine açmaması durumunda, 6 Aralık'ta AB Konseyi'ne yapacakları öneride, üye devletlerin oy birliğiyle yayınladıkları 21 Eylül 2005 tarihli karşı deklarasyonu dikkate alacaklarını söyledi.
Avrupa Parlamentosu (AP) genişleme stratejisi raporu, Rehn'in de katılımıyla Dışişleri Komisyonu'nda tartışıldı.
'AB genişlemeyi yeniden canlandırmalı'
Genişleme konusunda AB'nin yeni bir fikir birliği yakalamasına gerek olduğunu vurgulayan ve hazmetme kapasitesi tartışmasını genişleme karşıtlığı olarak kullanılmamasını isteyen Rehn, "Çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. AB'de genişleme yorgunluğu baş gösterdiğinde Türkiye'deki ulusalcılar, Sırbistan'daki radikaller ve Rusya'daki Pan-Slavistleri memnun ediyoruz. AB kendi içine döndü ve yumuşak gücünü yitirdi diye seviniyorlar. Genişlemeyi yeniden canlandırarak bunları üzelim" dedi.
'Reformlar bitmedi sadece yavaşladı'
Türkiye konusunun ise AB açısından "daha uzun ve meydan okuyucu" olduğunu kaydeden Rehn, "Türkiye'nin refom sürecinden geriye döndüğü iddiaları gerçek değil. Sadece geçen yıla göre reformların hızı yavaşladı. Fakat son olarak TBMM'de görüşülmesi süren 9. reform paketiyle çalışmalar yeniden başlatıldı. Örneğin dini vakıflarla ilgili yasa geçen hafta kabul edildi ve Ombudsmanlık müessesesini getiren yasa birkaç hafta önce onaylanmıştı" diye konuştu.
'Yeni reformlara ihtiyaç var'
Türkiye'nin özellikle ifade özgürlüğü alanında yeni reformlara ihtiyaç duyduğunu dile getiren Rehn, 301'inci maddenin değiştirilmesi için Başbakan Erdoğan'ın sivil toplum örgütlerinden öneri getirmelerini istemesini övdü.
Erdoğan'ın AB'nin limanların açılması konusunda "şantaj" yaptığından bahsettiğini kaydeden Rehn,"Şantaj ve kırmızı çizgilerden değil, kazan-kazandan bahsedelim. Finlandiya'nın girişimi Kıbrıs'taki her iki toplumun ve ilgili tüm tarafların çıkarınadır" dedi.
Deklarasyonun iki unsurunun bulunduğuna dikkat çeken Rehn, bunları "(Gümrük Birliği'yle) ilgili fasıllarda müzakerelerin açılmasının Türkiye'nin AB'ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmesine bağlı olması ve yükümlülüklerin tam olarak yerine getirilmesinde başarısızlığın tüm müzakere sürecini etkilemesiyle", "Türkiye ve tüm AB üyeleri arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi" şeklinde sıraladı.
Avrupa Parlamentosu (AP) genişleme stratejisi raporu, Rehn'in de katılımıyla Dışişleri Komisyonu'nda tartışıldı.
'AB genişlemeyi yeniden canlandırmalı'
Genişleme konusunda AB'nin yeni bir fikir birliği yakalamasına gerek olduğunu vurgulayan ve hazmetme kapasitesi tartışmasını genişleme karşıtlığı olarak kullanılmamasını isteyen Rehn, "Çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. AB'de genişleme yorgunluğu baş gösterdiğinde Türkiye'deki ulusalcılar, Sırbistan'daki radikaller ve Rusya'daki Pan-Slavistleri memnun ediyoruz. AB kendi içine döndü ve yumuşak gücünü yitirdi diye seviniyorlar. Genişlemeyi yeniden canlandırarak bunları üzelim" dedi.
'Reformlar bitmedi sadece yavaşladı'
Türkiye konusunun ise AB açısından "daha uzun ve meydan okuyucu" olduğunu kaydeden Rehn, "Türkiye'nin refom sürecinden geriye döndüğü iddiaları gerçek değil. Sadece geçen yıla göre reformların hızı yavaşladı. Fakat son olarak TBMM'de görüşülmesi süren 9. reform paketiyle çalışmalar yeniden başlatıldı. Örneğin dini vakıflarla ilgili yasa geçen hafta kabul edildi ve Ombudsmanlık müessesesini getiren yasa birkaç hafta önce onaylanmıştı" diye konuştu.
'Yeni reformlara ihtiyaç var'
Türkiye'nin özellikle ifade özgürlüğü alanında yeni reformlara ihtiyaç duyduğunu dile getiren Rehn, 301'inci maddenin değiştirilmesi için Başbakan Erdoğan'ın sivil toplum örgütlerinden öneri getirmelerini istemesini övdü.
Erdoğan'ın AB'nin limanların açılması konusunda "şantaj" yaptığından bahsettiğini kaydeden Rehn,"Şantaj ve kırmızı çizgilerden değil, kazan-kazandan bahsedelim. Finlandiya'nın girişimi Kıbrıs'taki her iki toplumun ve ilgili tüm tarafların çıkarınadır" dedi.
Deklarasyonun iki unsurunun bulunduğuna dikkat çeken Rehn, bunları "(Gümrük Birliği'yle) ilgili fasıllarda müzakerelerin açılmasının Türkiye'nin AB'ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmesine bağlı olması ve yükümlülüklerin tam olarak yerine getirilmesinde başarısızlığın tüm müzakere sürecini etkilemesiyle", "Türkiye ve tüm AB üyeleri arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi" şeklinde sıraladı.
- Okan Demir 18 Aralık
- Süleyman Saim Tekcan 18 Aralık
- Reshad Strik 16 Aralık
- Derya Uluğ 15 Aralık
- Balım Sultan 12 Aralık
- Charles Leclerc 10 Aralık
- Aka Gündüz Temur 09 Aralık
- John Napier 2759
- Hakan Fidan 702
- Vahe Kılıçarslan 542
- Okan Demir 348
- Ömür Akkor 301
- Nadide Sultan 255
- Emrah Lafçı 223
- Vahide Gördüm 216
- Recep Tayyip Erdoğan 171
- Umut Eker 163
- Abdullah Çiftçi 150
- Abdullah Çatlı 147
- Vahide Perçin 138
- Mustafa Kemal ATATÜRK 137
- Cevat Şakir Kabaağaçlı 131
- Ömür Akkor 301
- Önay Alpago 66
- Vahe Kılıçarslan 542
- Umut Eker 163
- Emrah Lafçı 223
- Hakan Fidan 702
- Haldun Solmaztürk 129
- Erol Mütercimler 91
- İbrahim Kalın 52
- Mustafa Karataş 90